Alternatif "haber sitesi" değil, "alternatif haber" sitesi.. Zaytung ihtiyacınız olanı tam anlamıyla veriyor. Gündemdeki bir habere ince bir çarpıtmayla bambaşka boyutlar kazandırarak alıştığımız kara haberciliğe alternatif olarak mizahi bir görünüm kazandırıyor.
Haberlerde kullanılan dil de ana haber bültenlerinden alışık olduğumuz bir tarza sahip olunca güzel içerikle birlikte yüzünüzü güldürmeye yetiyor..
21 Aralık 2009 Pazartesi
20 Aralık 2009 Pazar
Linux Komut Listesi
Linux denince çoğu insanın gözünde simsiyah bir ekranda sadece bilgisayar programcılarının ve hackerların bilebileceği komutlar yazarak kullanılan uzak durulması gereken bir sistem canlanıyor..
Bu korkunun artık yersiz olduğu gün gibi aşikar. Ne Windows, ne de MacOS'da bulunan görsellik öğeleri Linux dağıtımlarını daha göze hitap eder hale getirdi.
Ancak bu sizin o "ucube" komutları kullanmanıza engel değil. Gerçekten de bazı durumlarda terminal, grafik arayüzü olan programlardan daha çok işe yarayabiliyor. Özellikle de masaüstü yöneticisi çöktüğünde!!
Bu ve bunun gibi terminal kullanmak istediğinizde/zorunda kaldığınızda işinize çok yarayacak bir site var: Linux-Unix Cheat Sheets. Bu sitede dağıtımlara göre özelleşmiş komutların yanı sıra, tüm Linux tabanlı işletim sistemlerinde kullanılabilen komutlar da yer alıyor.
Gerekli olabileceğini düşündüklerinizi, gerektiğinde ulaşamayacak durumda olabileceğinizi düşünerek, bir kenara yazmanızda fayda var..
Bu korkunun artık yersiz olduğu gün gibi aşikar. Ne Windows, ne de MacOS'da bulunan görsellik öğeleri Linux dağıtımlarını daha göze hitap eder hale getirdi.
Ancak bu sizin o "ucube" komutları kullanmanıza engel değil. Gerçekten de bazı durumlarda terminal, grafik arayüzü olan programlardan daha çok işe yarayabiliyor. Özellikle de masaüstü yöneticisi çöktüğünde!!
Bu ve bunun gibi terminal kullanmak istediğinizde/zorunda kaldığınızda işinize çok yarayacak bir site var: Linux-Unix Cheat Sheets. Bu sitede dağıtımlara göre özelleşmiş komutların yanı sıra, tüm Linux tabanlı işletim sistemlerinde kullanılabilen komutlar da yer alıyor.
Gerekli olabileceğini düşündüklerinizi, gerektiğinde ulaşamayacak durumda olabileceğinizi düşünerek, bir kenara yazmanızda fayda var..
Dağıtımdan dağıtım beğen
Linux bir işletim sistemi değil, bir kernel, bir taban. Ve Linux üzerine inşa edilmiş birçok işletim sistemi var. Tahmin edebileceğinizden de fazla hem de!
Distrowatch, neredeyse bütün dağıtımları derleyip toparlayan bir site olmuş. Burada yüzlerce dağıtımı takip edebilir, onlar hakkında bilgi alabilir, en son sürümlerinden haberdar olup anında indirebilirsiniz.
Ubuntu, Fedora, OpenSolaris gibi genel amaçlı dağıtımların yanında, birçok farklı amaca uygun dağıtımları kapsayan bir "ilk 100" oluşturulmuş. Sitedeki istatistiklere göre oluşturulan bu sıralamada en popüler dağıtımlar yer alıyor. Son 6 aya göre oluşturulan listenin 36. sırasında Pardus'u görmek hoşuma gitti, çünkü derya gibi dağıtım arasından 36. olmak hiç de gözardı edilmeyecek bir başarı. Birinci ise Ubuntu.
Belki de tam size göre bir dağıtımın yer aldığı bu siteyi bir an önce ziyaret etmenizi öneririm. Ben de sadece 10 MB yer kaplayan TinyCore'u denemeye başlayım.
Distrowatch, neredeyse bütün dağıtımları derleyip toparlayan bir site olmuş. Burada yüzlerce dağıtımı takip edebilir, onlar hakkında bilgi alabilir, en son sürümlerinden haberdar olup anında indirebilirsiniz.
Ubuntu, Fedora, OpenSolaris gibi genel amaçlı dağıtımların yanında, birçok farklı amaca uygun dağıtımları kapsayan bir "ilk 100" oluşturulmuş. Sitedeki istatistiklere göre oluşturulan bu sıralamada en popüler dağıtımlar yer alıyor. Son 6 aya göre oluşturulan listenin 36. sırasında Pardus'u görmek hoşuma gitti, çünkü derya gibi dağıtım arasından 36. olmak hiç de gözardı edilmeyecek bir başarı. Birinci ise Ubuntu.
Belki de tam size göre bir dağıtımın yer aldığı bu siteyi bir an önce ziyaret etmenizi öneririm. Ben de sadece 10 MB yer kaplayan TinyCore'u denemeye başlayım.
16 Aralık 2009 Çarşamba
Bilgisayarlar artık daha özgür..
Bugüne kadar markalı bir bilgisayar almış olan neredeyse herkesin, ister istemez ödediği bir ücret vardır: işletim sistemi ücreti.
Neredeyse bütün bilgisayar üreticileri, Microsoft'la anlaşmalar yapıp OEM Windows sürümleri alıyor ve bilgisayarlarını bu sürümler yüklü olarak satıyor. Tabii ki ücretini de kullanıcıdan talep ederek.. Çok az modelde "FreeDos" seçeneği bulunuyor ve müşterilerin işletim sistemini değiştirmek ya da almamak gibi talepleri de "parasını verirse" yerine getiriliyor.
MAC OS için son zamana kadar mantıklı olan işletim sisteminin önceden yüklenmesi durumu özellikle Linux kullanıcıları için can sıkıcı bir durum. Kullanmadığınız, hem de Microsoft'a ait, işletim sistemi için ücret ödüyorsunuz..
Ancak bu durum, Pardus Kullanıcıları Derneği Başkanı Nihad Karslı'nın geçen sene açtığı davanın yakın zamanda sonuçlanmasıyla değişti. Artık bilgisayarla zorunlu olarak satılan Windows işletim sistemi için para iadesinin önü açıldı.
Kendisini tebrik ediyor, ülkemizde faaliyet gösteren üretici ve satıcı firmaların konuyu dikkate almalarını umuyorum..
Detaylar için shiftdelete.net
Neredeyse bütün bilgisayar üreticileri, Microsoft'la anlaşmalar yapıp OEM Windows sürümleri alıyor ve bilgisayarlarını bu sürümler yüklü olarak satıyor. Tabii ki ücretini de kullanıcıdan talep ederek.. Çok az modelde "FreeDos" seçeneği bulunuyor ve müşterilerin işletim sistemini değiştirmek ya da almamak gibi talepleri de "parasını verirse" yerine getiriliyor.
MAC OS için son zamana kadar mantıklı olan işletim sisteminin önceden yüklenmesi durumu özellikle Linux kullanıcıları için can sıkıcı bir durum. Kullanmadığınız, hem de Microsoft'a ait, işletim sistemi için ücret ödüyorsunuz..
Ancak bu durum, Pardus Kullanıcıları Derneği Başkanı Nihad Karslı'nın geçen sene açtığı davanın yakın zamanda sonuçlanmasıyla değişti. Artık bilgisayarla zorunlu olarak satılan Windows işletim sistemi için para iadesinin önü açıldı.
Kendisini tebrik ediyor, ülkemizde faaliyet gösteren üretici ve satıcı firmaların konuyu dikkate almalarını umuyorum..
Detaylar için shiftdelete.net
7 Kasım 2009 Cumartesi
Linux > MS
Bilgisayar artık iyice yaşamımızın içine girdi. Hatta yaşamımız bilgisayarın içine girdi dersek yanlış olmaz. Herkes MSN'de, herkes "Face"de. Çok hızlı bir uyum yeteneğimiz var gibi. Ama çok ilginç bir şekilde öğrenmek konusunda da fazlasıyla muhafazakarız.
Mesela InternetExplorer kullanan birisine Firefox kullandırmak için biraz mücadele etmek gerekiyor. Daha vahimiyse Windows'tan Linux'a geçişte yaşanıyor.
Bugün bahsetmek istediğim konu da bu: neden ihtiyacımızı karşıyalan bedava bir işletim sistemi yerine Windows'ta ısrar ediyoruz??
Bugün bilgisayar kullanıcılarının %45'inin yaptıkları internete girmek, sohbet etmek, müzik dinlemek ve film izlemekle sınırlı. Ofis işlemlerini dahil ettiğimizde bu oran %85'lere çıkıyor.
Peki bütün bunlar için illa Windows işletim sistemi mi gerekiyor? Tabii ki hayır. Ubuntu gibi birçok Linux türeviyle bunları fazlasıyla yapabilirsiniz. Üstelik de birçok artısıyla.
Öncelikle Windows işletim sistemleri ücretli. Windows 7 Home Premium 227 liradan satışa çıktı. Linux türevleri ise bedava. İnternetten indirip yasal bir yükümlülük altına girmeden sisteminize kurabilirsiniz. "Windows'a para vermeyenler" ise markalı bir bilgisayar alırken zaten perakende fiyatı kadar olmasa da yüksek bir ücreti bilgisayar ücretinin içinde ödüyor.
Fiyat konusundaki artılar sadece işletim sisteminin ücreti ile sınırlı değil. Güncel bir Windows işletim sistemini verimli bir şekilde kullanabilmek için en az 1GB ram ve 1Ghz den daha hızlı bir işlemci gerekiyor. Gerçekçi olursak 2GB ram ve 2Ghz işlemciye ihtiyacınız var. Ayrıca Windows 7 16 GB(64 bit sürümü 20 GB) sabit disk alanı istiyor.
Yukarıda bahsettiğim %85'lik kullanıcı ise birçok program kurulu halde 100 MB sabit disk alanı isteyip, kendini RAMe atabilen ve en eski bilgisayarlarda bile çok hızlı çalışabilen PuppyLinux ile bütün ihtiyaclarını karşılayabilir. Diğer Linux dağıtımları ise ihtiyaç duyulan bütün programlar kurulu halde en fazla 3GB sabit diske ihtiyaç duyuyorlar.
Windows'ta en sık kullanılan uygulamaların birçoğunun ücretli olması da cabası..
Windows'ta işe yaramayan birçok uygulama arka planda enerjinizi sömürürken ve sabit diskinizi hiçbirşey yapmadığınız halde sesli bir şekilde çalıştırırken, Linux dağıtımları sabit diskinize neredeyse dokunmuyor. İşlemci sıcaklığından ve çalışma yüzdesinden hangi işletim sisteminin daha verimli olduğunu anlamak çok kolay.
Bir de güvenlik meselesi var. Linuxcuların güvenlik konusunda içleri daha rahat... Antivirüs programlarına para ve donanım gücü ayırmıyorlar..
Kurumlar için en büyük artıysa kendilerine özel bir sürüm hazırlayabilmeleri. Kurumlar tamamen kendi ihtiyaçlarına yönelik olarak değiştirebilecekleri açık kaynak kodlu işletim sistemlerini kullanabilirler.
Mesele alışkanlıklarda yatıyor. Microsoft kendi işletim sisteminin vazgeçilmez olması için evlerde korsan kullanıma göz yumuyor. Windows işletim sistemlerine alışan insanlar iş yerlerinde mecburen lisanslı Windows işletim sistemi kullanıyor.
Herkesi Linux kullanmaya, en azından bir kez olsun denemeye davet ediyorum.
Mesela InternetExplorer kullanan birisine Firefox kullandırmak için biraz mücadele etmek gerekiyor. Daha vahimiyse Windows'tan Linux'a geçişte yaşanıyor.
Bugün bahsetmek istediğim konu da bu: neden ihtiyacımızı karşıyalan bedava bir işletim sistemi yerine Windows'ta ısrar ediyoruz??
Bugün bilgisayar kullanıcılarının %45'inin yaptıkları internete girmek, sohbet etmek, müzik dinlemek ve film izlemekle sınırlı. Ofis işlemlerini dahil ettiğimizde bu oran %85'lere çıkıyor.
Peki bütün bunlar için illa Windows işletim sistemi mi gerekiyor? Tabii ki hayır. Ubuntu gibi birçok Linux türeviyle bunları fazlasıyla yapabilirsiniz. Üstelik de birçok artısıyla.
Öncelikle Windows işletim sistemleri ücretli. Windows 7 Home Premium 227 liradan satışa çıktı. Linux türevleri ise bedava. İnternetten indirip yasal bir yükümlülük altına girmeden sisteminize kurabilirsiniz. "Windows'a para vermeyenler" ise markalı bir bilgisayar alırken zaten perakende fiyatı kadar olmasa da yüksek bir ücreti bilgisayar ücretinin içinde ödüyor.
Fiyat konusundaki artılar sadece işletim sisteminin ücreti ile sınırlı değil. Güncel bir Windows işletim sistemini verimli bir şekilde kullanabilmek için en az 1GB ram ve 1Ghz den daha hızlı bir işlemci gerekiyor. Gerçekçi olursak 2GB ram ve 2Ghz işlemciye ihtiyacınız var. Ayrıca Windows 7 16 GB(64 bit sürümü 20 GB) sabit disk alanı istiyor.
Yukarıda bahsettiğim %85'lik kullanıcı ise birçok program kurulu halde 100 MB sabit disk alanı isteyip, kendini RAMe atabilen ve en eski bilgisayarlarda bile çok hızlı çalışabilen PuppyLinux ile bütün ihtiyaclarını karşılayabilir. Diğer Linux dağıtımları ise ihtiyaç duyulan bütün programlar kurulu halde en fazla 3GB sabit diske ihtiyaç duyuyorlar.
Windows'ta en sık kullanılan uygulamaların birçoğunun ücretli olması da cabası..
Windows'ta işe yaramayan birçok uygulama arka planda enerjinizi sömürürken ve sabit diskinizi hiçbirşey yapmadığınız halde sesli bir şekilde çalıştırırken, Linux dağıtımları sabit diskinize neredeyse dokunmuyor. İşlemci sıcaklığından ve çalışma yüzdesinden hangi işletim sisteminin daha verimli olduğunu anlamak çok kolay.
Bir de güvenlik meselesi var. Linuxcuların güvenlik konusunda içleri daha rahat... Antivirüs programlarına para ve donanım gücü ayırmıyorlar..
Kurumlar için en büyük artıysa kendilerine özel bir sürüm hazırlayabilmeleri. Kurumlar tamamen kendi ihtiyaçlarına yönelik olarak değiştirebilecekleri açık kaynak kodlu işletim sistemlerini kullanabilirler.
Mesele alışkanlıklarda yatıyor. Microsoft kendi işletim sisteminin vazgeçilmez olması için evlerde korsan kullanıma göz yumuyor. Windows işletim sistemlerine alışan insanlar iş yerlerinde mecburen lisanslı Windows işletim sistemi kullanıyor.
Herkesi Linux kullanmaya, en azından bir kez olsun denemeye davet ediyorum.
3 Kasım 2009 Salı
Hoparlörden gelen patlamalar
Dakka bir gol bir!!
Ubuntuyu kurduktan sonra, özellikle uyarı pencereleriyle gelen uyarı sesinden önce bir "patlama" sesi gitgide rahatsız edici olmaya başladı. Ufak bir aramayla sorunu hallettim.
Sorun 10 saniyeden fazla kullanılmadığında ses kartının güç tasarrufu için kapatılmasından kaynaklanıyor. Kapatılan ses kartı açıldığında hoparlörlerden patlama sesi geliyor.
Herhangi bir klasörden çıkabildiğiniz kadar üst klasöre çıkın ve kök dizine gelin ("root" ya da "/"). Buradaki "etc" klasörünün içindeki "modprobe.d" klasörünü açın. "alsa-base.conf" dosyasının son satırı
options snd-hda-intel power_save=10 power_save_controller=N
nın başına bir "#" işareti (AltGr+3) koyarak satırı etkisiz hale getirin. Dosyayı kaydedip kapattıktan sonra bilgisayarı yeniden başlatın.
Ubuntuyu kurduktan sonra, özellikle uyarı pencereleriyle gelen uyarı sesinden önce bir "patlama" sesi gitgide rahatsız edici olmaya başladı. Ufak bir aramayla sorunu hallettim.
Sorun 10 saniyeden fazla kullanılmadığında ses kartının güç tasarrufu için kapatılmasından kaynaklanıyor. Kapatılan ses kartı açıldığında hoparlörlerden patlama sesi geliyor.
Herhangi bir klasörden çıkabildiğiniz kadar üst klasöre çıkın ve kök dizine gelin ("root" ya da "/"). Buradaki "etc" klasörünün içindeki "modprobe.d" klasörünü açın. "alsa-base.conf" dosyasının son satırı
options snd-hda-intel power_save=10 power_save_controller=N
nın başına bir "#" işareti (AltGr+3) koyarak satırı etkisiz hale getirin. Dosyayı kaydedip kapattıktan sonra bilgisayarı yeniden başlatın.
Etiketler:
Hoparlör,
Ses sorunu,
Ubuntu 9.10 Karmic Koala
Ubuntu 9.10!!
Yeni ubuntu çıktı. Ubuntu'nun Karmic Koala kod adlı son sürümünü buradan indirebilirsiniz. İndirdiğiniz iso dosyası daha önceki sürümler gibi hem "live CD" olarak çalışıyor ve Ubuntu'yu bilgisayarınıza kurmadan kullanmanıza izin veriyor, hem de kurulumunu gerçekleştirebiliyor.
Ubuntu 9.04 ile başlayan hızlanma 9.10'un kurulumunda da devam etmiş. Kurulum 20 dakikadan daha kısa sürüyor. Bu süre boyunca da, Windows 98 sonrası Microsoft işletim sistemlerinde olduğu gibi, işletim sistemi ve kolaylıkları hakkında bilgiler veriliyor.
Yeni Ubuntu'da büyük değişiklikler yok. Eğer beklentiniz bambaşka bir işletim sistemi görmekse hayal kırıklığına uğrarsınız. Fakat bende eskisinden daha hoş bir tat bıraktığını söyleyebilirim.
Bilgisayar açılırken karşınıza ilk olarak Grub 2 çıkıyor(bu sefer 1.97 den 2). Gitgide "Dos" ortamından göze daha hoş görünen yazı tiplerine geçiliyor.
Açılış ekranı olumlu yönde değişmiş. Masaüstü açıldığında karşınıza çıkan simgeler eskilere nazaran daha göz alıcı olmuş. Üstelik yeni duvar kağıtları da geliyor :) Canonical bu iş için bir firmayla anlaşmıştı ve faydasını da görmüş diyebiliriz.
Program Ekle/Kaldır yerine artık Ubuntu Yazılım Merkezi var. Temelde fazla değişiklik olmasada görsel olarak geliştirilmiş ve aradığınızı bulmak eskisine göre daha "gözünüzün önünde".
Anında iletişim içinde Pidgin'e verilen resmi destek sona ermiş. Yeni aracın adı "Emphaty". Daha önce kullandığımda MSN'e "görünmez" olarak bağlanıp, durumunuzu değiştirmenize imkan vermiyordu. Durumun düzeltileceği söylenmişti ancak kurduktan sonra da MSN'den bana mesaj atan olmadı :).
Birde UbuntuOne var. Bu yeni uygulama her Ubuntu kullanıcısına internet üzerinden 2 GB veri alanı sunuyor. Ancak biraz da bir paylaşım platformu olma yolunda ilerleyecek galiba.
Son söz olarak sarsıcı değişiklikler olmasa da bilgisayarı açıp başında oturasım geliyor. Tavsiye ederim. Ancak her zamanki gibi başta ufak sorunlar olabilir. Bunları da biraz yumuşak karşılamak gerekiyor. Çünkü çözümü forumlarda her zaman var...
Ubuntu 9.04 ile başlayan hızlanma 9.10'un kurulumunda da devam etmiş. Kurulum 20 dakikadan daha kısa sürüyor. Bu süre boyunca da, Windows 98 sonrası Microsoft işletim sistemlerinde olduğu gibi, işletim sistemi ve kolaylıkları hakkında bilgiler veriliyor.
Yeni Ubuntu'da büyük değişiklikler yok. Eğer beklentiniz bambaşka bir işletim sistemi görmekse hayal kırıklığına uğrarsınız. Fakat bende eskisinden daha hoş bir tat bıraktığını söyleyebilirim.
Bilgisayar açılırken karşınıza ilk olarak Grub 2 çıkıyor(bu sefer 1.97 den 2). Gitgide "Dos" ortamından göze daha hoş görünen yazı tiplerine geçiliyor.
Açılış ekranı olumlu yönde değişmiş. Masaüstü açıldığında karşınıza çıkan simgeler eskilere nazaran daha göz alıcı olmuş. Üstelik yeni duvar kağıtları da geliyor :) Canonical bu iş için bir firmayla anlaşmıştı ve faydasını da görmüş diyebiliriz.
Program Ekle/Kaldır yerine artık Ubuntu Yazılım Merkezi var. Temelde fazla değişiklik olmasada görsel olarak geliştirilmiş ve aradığınızı bulmak eskisine göre daha "gözünüzün önünde".
Anında iletişim içinde Pidgin'e verilen resmi destek sona ermiş. Yeni aracın adı "Emphaty". Daha önce kullandığımda MSN'e "görünmez" olarak bağlanıp, durumunuzu değiştirmenize imkan vermiyordu. Durumun düzeltileceği söylenmişti ancak kurduktan sonra da MSN'den bana mesaj atan olmadı :).
Birde UbuntuOne var. Bu yeni uygulama her Ubuntu kullanıcısına internet üzerinden 2 GB veri alanı sunuyor. Ancak biraz da bir paylaşım platformu olma yolunda ilerleyecek galiba.
Son söz olarak sarsıcı değişiklikler olmasa da bilgisayarı açıp başında oturasım geliyor. Tavsiye ederim. Ancak her zamanki gibi başta ufak sorunlar olabilir. Bunları da biraz yumuşak karşılamak gerekiyor. Çünkü çözümü forumlarda her zaman var...
Etiketler:
Ubuntu 9.10 Karmic Koala
19 Eylül 2009 Cumartesi
Dizüstü bilgisayarlarda pil...
Dizüstü bilgisayarların öncelikli amacı size hareket özgürlüğü sağlamak. Masaüstü bilgisayarları da hareket etmekten alıkoyan en büyük etken boyutlarından çok prize olan bağları...
Amaç hareket özgürlüğü olunca da dizüstü bilgisayarların pilleri büyük önem kazanıyor. Kimse işinin-filminin en can alıcı yerinde pilinin bitmesini istemez. Ancak pilinin sadece 15 dakika gitmesi daha vahim bir durum.
Bu yüzden bilgisayar kullanırken nasıl virüsüne, kirine pisine dikkat ediyorsak piline de dikkat etmek gerekir.
Çünkü neticede piller de belli bir ömrü olan "canlılar" ve onlar da bir gün işe yaramaz hale gelecekler.
Ancak yaşlanmayı geciktirmek biraz da sizin elinizde. Bunun için de sadece birkaç dakikanızı ayırıp pilinizin türünü öğrenmek ve ufak bir araştırma yapmak gerekiyor.
Tabii bir de bilgi kirliliği var... İlk foruma tıklayıp harfiyen uygulamak yerine üreticilerin sitelerinden daha doğru bilgi almak mümkün. Çünkü genelde insanlar teknolojinin sadece onlar elde edene kadar ilerleyip, sonra yerinde saydığını varsayıyor. Pil dediğiniz zaman size yıllar öncesinin Nikel-Kadmiyum pilini temel alarak tavsiyeler verebilir.
Tıpkı herkesin kulağına bir kere girmiş olan "Pil tam boşalmadan şarj etme!" gibi.. Evet, piliniz tam boşalmadan şarj etmeyin. Ama eğer piliniz Lityum-İyon değilse...
Şu anda neredeyse bütün dizüstü bilgisayarlarda lityum-iyon pil kullanılıyor ve bu piller tam boşaldıklarında ömürleri azalıyor.. Bu acı gerçekle birçok insan, ölen pilinin yerine yenisini alırken karşılaşıyor. İnternette bir arama yaptığınızda ise "bu tam boşalt-sonra doldur" safsatasının ne kadar çok insana ulaştığını göreceksiniz.
Bu yüzden, pilinizi çıkartıp türünü öğrenmek ve bilinçli bir araştırma yeni pil ihtiyacınızı bir yıldan fazla erteleyebilir.
Bu arada, lityum iyon piller, tam boşalmadan, hatta doluluk oranı %20 nin altına düşmeden şarj edilmelidir. Tam boşaltıp doldurmak çok nadiren gerekli olabilir ve onun da belli bir prosedürü var(Bilgisayar pil kritik değere ulaştığında hazırda beklet moduna geçip 5 saate yakın beklemeli ve sonra sarj edilmeli). Ve asla üst üste tam boşaltıp doldurulmamalıdır.
Eğer hala doldur boşaltta ısrar ediyorsanız ve Windows işletim sistemi kullanıyorsanız BatteryCare programını indirin. Pilinizin kullanılabilir kapasitesine baktıktan sonra tam boşaltma yapın. Sonra tekrar pilin kapasitesine bakın. Ancak tekrar uyarıyorum, bu işlem geri dönüşü olmayan kapasite kayıplarına yol açacaktır.
Amaç hareket özgürlüğü olunca da dizüstü bilgisayarların pilleri büyük önem kazanıyor. Kimse işinin-filminin en can alıcı yerinde pilinin bitmesini istemez. Ancak pilinin sadece 15 dakika gitmesi daha vahim bir durum.
Bu yüzden bilgisayar kullanırken nasıl virüsüne, kirine pisine dikkat ediyorsak piline de dikkat etmek gerekir.
Çünkü neticede piller de belli bir ömrü olan "canlılar" ve onlar da bir gün işe yaramaz hale gelecekler.
Ancak yaşlanmayı geciktirmek biraz da sizin elinizde. Bunun için de sadece birkaç dakikanızı ayırıp pilinizin türünü öğrenmek ve ufak bir araştırma yapmak gerekiyor.
Tabii bir de bilgi kirliliği var... İlk foruma tıklayıp harfiyen uygulamak yerine üreticilerin sitelerinden daha doğru bilgi almak mümkün. Çünkü genelde insanlar teknolojinin sadece onlar elde edene kadar ilerleyip, sonra yerinde saydığını varsayıyor. Pil dediğiniz zaman size yıllar öncesinin Nikel-Kadmiyum pilini temel alarak tavsiyeler verebilir.
Tıpkı herkesin kulağına bir kere girmiş olan "Pil tam boşalmadan şarj etme!" gibi.. Evet, piliniz tam boşalmadan şarj etmeyin. Ama eğer piliniz Lityum-İyon değilse...
Şu anda neredeyse bütün dizüstü bilgisayarlarda lityum-iyon pil kullanılıyor ve bu piller tam boşaldıklarında ömürleri azalıyor.. Bu acı gerçekle birçok insan, ölen pilinin yerine yenisini alırken karşılaşıyor. İnternette bir arama yaptığınızda ise "bu tam boşalt-sonra doldur" safsatasının ne kadar çok insana ulaştığını göreceksiniz.
Bu yüzden, pilinizi çıkartıp türünü öğrenmek ve bilinçli bir araştırma yeni pil ihtiyacınızı bir yıldan fazla erteleyebilir.
Bu arada, lityum iyon piller, tam boşalmadan, hatta doluluk oranı %20 nin altına düşmeden şarj edilmelidir. Tam boşaltıp doldurmak çok nadiren gerekli olabilir ve onun da belli bir prosedürü var(Bilgisayar pil kritik değere ulaştığında hazırda beklet moduna geçip 5 saate yakın beklemeli ve sonra sarj edilmeli). Ve asla üst üste tam boşaltıp doldurulmamalıdır.
Eğer hala doldur boşaltta ısrar ediyorsanız ve Windows işletim sistemi kullanıyorsanız BatteryCare programını indirin. Pilinizin kullanılabilir kapasitesine baktıktan sonra tam boşaltma yapın. Sonra tekrar pilin kapasitesine bakın. Ancak tekrar uyarıyorum, bu işlem geri dönüşü olmayan kapasite kayıplarına yol açacaktır.
19 Ağustos 2009 Çarşamba
Gnome Art
Evet, tam GNOME'un görselliğinin zayıflığı hakkında atıp tutarken Sistem\Tercihler menüsünde GnomeArt seçeneğini gördüm! Eminim daha önce orada olmadığına, kesin bir güncellemeyle geldi. Galiba... Yoksa nasıl göremem ben onu??
Bu program da KDE'deki görselleştirme programlarını biraz andırıyor. Yüzlerce masaüstü duvar kağıdını ve onlarca temayı gösterip istediklerinizi indirmenizi sağlıyor.
Gnome beni utandırdı bu sefer...
Bu program da KDE'deki görselleştirme programlarını biraz andırıyor. Yüzlerce masaüstü duvar kağıdını ve onlarca temayı gösterip istediklerinizi indirmenizi sağlıyor.
Gnome beni utandırdı bu sefer...
Ubuntu vs Kubuntu
Ubuntu'yu google da arattığınızda karşınıza muhtemelen Kubuntu ve Xubuntu gibi sonuçlar da çıkacaktır.
Ubuntu malum, Ubuntu. peki Kubuntu nedir? Çakma Ubuntu mu?
Elbetteki hayır. Bunlar Linux sistemlerin değişik şekillere sokulabilmesinin örnekleridir. Farksa masaüstü ortamlarında yatıyor.
Linux işletim sistemleri, lego gibidir. Bir ev yapacaksanız istediğiniz gibi yapabilirsiniz. Kapısı, çatısı, bacası, penceresi vardır ama her evin kapısı aynı olmak zorunda değildir. Evin temel parçalarını işletim sisteminin temel paketleri olarak düşünürsek masaüstü ortamı da bu parçalardan biri olur. Masaüstü ortamı genel olarak ekranda gördüğünüz simgeler, pencereler, stiller gibi görselleri ve pencere yöneticisi kapsar. Linux türevleri için en yaygın kullanılan ortamlarsa KDE ve GNOME'dur.
KDE ve GNOME aynı işletim sistemi üzerinde kullanılabilirler. Bu sayede temelde aynı, fakat görünümleri farklı sistemler elde edilebilir. İşte, Gnome kullanan Ubuntu'da, KDE kullanılırsa Kubuntu olur.
KDE görselliğin öne çıtığı bir masaüstü ortamıyken, GNOME (kendi deneyimlerimle) daha sade, kararlı ve hızlıdır. Fakat bu KDE kararsız anlamına gelmez: keza Windows bu iki ortamla da yarışamayacak kadar kararsızdır.
GNOME'da masaüstü arka planını yada geçerli temanızı değiştirmek istediğinizde içiniz kararabilir. Aksine KDE rengarenk temalarla resimlerle doludur. Masaüstü arkaplanları için sunucuları vardır.
Bir de program meselesi var. Programlar da yazılırlarken öncelikle çalışacağı ortam göz önünde bulundurularak yazılır. Yani, GNOME programları ve KDE programları vardır. KDE programlarının ilk harfi genelde "K" olur. Mesela, "Kwrite", "Konqueror","Kget", "Kile" gibi. Fakat gerekli kütüphaneri yüklediğiniz taktirde her iki masaüstü ortamının da programlarını sorunsuz çalıştırabilirsiniz.
Bir diğer fark da kurulumdan sonra elinizdeki program sayısı. KDE çok özelleştirilebilir olduğundan birçok sistem programı doğrudan kurulu geliyor. Galiba sistem programlarının oranını azaltmak için olacak, GNOME'dan onlarca fazla program da otomatik olarak sistemizine kuruluyor.
Kubuntu gibi ulusal işletim sisemimiz Pardus da KDE masaüstünü tercih ediyor.
Ayrıntılar için;
http://www.gnome.org/
http://www.kde.org/
http://www.kubuntu.org/
http://www.pardus.org.tr/
Ubuntu malum, Ubuntu. peki Kubuntu nedir? Çakma Ubuntu mu?
Elbetteki hayır. Bunlar Linux sistemlerin değişik şekillere sokulabilmesinin örnekleridir. Farksa masaüstü ortamlarında yatıyor.
Linux işletim sistemleri, lego gibidir. Bir ev yapacaksanız istediğiniz gibi yapabilirsiniz. Kapısı, çatısı, bacası, penceresi vardır ama her evin kapısı aynı olmak zorunda değildir. Evin temel parçalarını işletim sisteminin temel paketleri olarak düşünürsek masaüstü ortamı da bu parçalardan biri olur. Masaüstü ortamı genel olarak ekranda gördüğünüz simgeler, pencereler, stiller gibi görselleri ve pencere yöneticisi kapsar. Linux türevleri için en yaygın kullanılan ortamlarsa KDE ve GNOME'dur.
KDE ve GNOME aynı işletim sistemi üzerinde kullanılabilirler. Bu sayede temelde aynı, fakat görünümleri farklı sistemler elde edilebilir. İşte, Gnome kullanan Ubuntu'da, KDE kullanılırsa Kubuntu olur.
KDE görselliğin öne çıtığı bir masaüstü ortamıyken, GNOME (kendi deneyimlerimle) daha sade, kararlı ve hızlıdır. Fakat bu KDE kararsız anlamına gelmez: keza Windows bu iki ortamla da yarışamayacak kadar kararsızdır.
GNOME'da masaüstü arka planını yada geçerli temanızı değiştirmek istediğinizde içiniz kararabilir. Aksine KDE rengarenk temalarla resimlerle doludur. Masaüstü arkaplanları için sunucuları vardır.
Bir de program meselesi var. Programlar da yazılırlarken öncelikle çalışacağı ortam göz önünde bulundurularak yazılır. Yani, GNOME programları ve KDE programları vardır. KDE programlarının ilk harfi genelde "K" olur. Mesela, "Kwrite", "Konqueror","Kget", "Kile" gibi. Fakat gerekli kütüphaneri yüklediğiniz taktirde her iki masaüstü ortamının da programlarını sorunsuz çalıştırabilirsiniz.
Bir diğer fark da kurulumdan sonra elinizdeki program sayısı. KDE çok özelleştirilebilir olduğundan birçok sistem programı doğrudan kurulu geliyor. Galiba sistem programlarının oranını azaltmak için olacak, GNOME'dan onlarca fazla program da otomatik olarak sistemizine kuruluyor.
Kubuntu gibi ulusal işletim sisemimiz Pardus da KDE masaüstünü tercih ediyor.
Ayrıntılar için;
http://www.gnome.org/
http://www.kde.org/
http://www.kubuntu.org/
http://www.pardus.org.tr/
16 Ağustos 2009 Pazar
Google'ın işletim sistemi
Uzun süredir Google'dan gelecek bir işletim sisteminin haberi bekleniyor. Bu beklenti mobil cihazlar için geliştirilen Android'in piyasaya çıkmasıyla daha da arttı ve gün geçtikçe artan bir merakla Google'dan "gerçek bir işletim sistemi"nin haberi bekleniyor.
Ancak hali hazırda, 2007'den beri, tamamen Google araçlarıyla donanmış, Linux (hatta Ubuntu) tabanlı bir işletim sistemi de var. Adı bile şüpheleri üzerinde toplamak için fazlasıyla yeterli:GoS..
Şu sıralarda 3.1 sürümü indirmeye açık olan bu bedava işletim sisteminin adı Good Operating System" yani "İyi İşletim Sistemi". Ancak, http://www.thinkgos.com/gos/index.html adresinde de özelliklerini ve ekran görüntülerini görebileceğiniz işletim sisteminin "Google Operating System" olmaması için hiçbir sebep yok..
Masaüstünü Google Gadget'larıyla süsleyebileceğiniz GoS; Google Picasa, Google Mail & Calender, Google Documents, Spreadsheets, Presentations ve Google Desktop Search kullanıyor. Google Maps ve Google News de cabası. Eğer Google'a ait bir proje değilse "Google'dan daha çok Googlecı" diyebileceğimiz bir işletim sistemi..
Ayrıca işletim sisteminin sayfasındaki "Cloud" linkine tıklarsanız da, özellikle netbooklar için tasaranmış olan, internet tarayıcısı üzerinde çalışan işletim sistemini görme şansınız olacak. Tahmin edin bu tarayıcı bana piyasadaki hangi tarayıcıyı anımsattı: tabii ki Chrome!
Komplo teorisi ortaya atmak istemesem de, bir grup insanın işletim sistemi yaparken kolaya kaçıp "Zaten Google bunu yapmış, onu koyalım" gibi bir mantıkla onca Google aracını dahil edeceğini sanmıyorum. Bekleyip göreceğiz...
Ancak hali hazırda, 2007'den beri, tamamen Google araçlarıyla donanmış, Linux (hatta Ubuntu) tabanlı bir işletim sistemi de var. Adı bile şüpheleri üzerinde toplamak için fazlasıyla yeterli:GoS..
Şu sıralarda 3.1 sürümü indirmeye açık olan bu bedava işletim sisteminin adı Good Operating System" yani "İyi İşletim Sistemi". Ancak, http://www.thinkgos.com/gos/index.html adresinde de özelliklerini ve ekran görüntülerini görebileceğiniz işletim sisteminin "Google Operating System" olmaması için hiçbir sebep yok..
Masaüstünü Google Gadget'larıyla süsleyebileceğiniz GoS; Google Picasa, Google Mail & Calender, Google Documents, Spreadsheets, Presentations ve Google Desktop Search kullanıyor. Google Maps ve Google News de cabası. Eğer Google'a ait bir proje değilse "Google'dan daha çok Googlecı" diyebileceğimiz bir işletim sistemi..
Ayrıca işletim sisteminin sayfasındaki "Cloud" linkine tıklarsanız da, özellikle netbooklar için tasaranmış olan, internet tarayıcısı üzerinde çalışan işletim sistemini görme şansınız olacak. Tahmin edin bu tarayıcı bana piyasadaki hangi tarayıcıyı anımsattı: tabii ki Chrome!
Komplo teorisi ortaya atmak istemesem de, bir grup insanın işletim sistemi yaparken kolaya kaçıp "Zaten Google bunu yapmış, onu koyalım" gibi bir mantıkla onca Google aracını dahil edeceğini sanmıyorum. Bekleyip göreceğiz...
Etiketler:
Google,
Google İşletim Sistemi,
Google Operating System,
GoS
GRUB 2
Ubuntu 9.10 ile gelen yeni GRUB'u bilgisayarımda kurulu olan Ubuntu 9.04'e yükledim. Aslında yükleme oldukça kolay. Hiç aklımda yokken Synaptic'te gözüme çarptı ve oradan hemen yükledim.
Ancak GRUB 2' nin deneme sayfasından öğrendiğim kadarıyla şimdilik 9.04 ile ilgili bazı problemler varmış. İyiki de önce bu sayfaya girmişim yoksa gereksiz yere uğraşacaktım.
GRUB 2 yi (1.96'dan 2) kurar kurmaz kullanmaya başlamıyorsunuz. Önce biraz değişmiş olarak eski GRUB menüsü geliyor. Burada en üstten GRUB 2'yi seçip GRUB 2 menüsünden işletim sistemi seçiyorsunuz. Böylece eğer GRUB 2 işletim sisteminizi açamazsa, eski GRUB a kolayca dönüş yapabilir ve işletim sistemizi açabilirsiniz.
GRUB 2 ile ilgili problem burada başlıyor. GRUB 1 (eski GRUB), GRUB 2 ye geçmenize izin vermiyor! Siyah ekranda korkutucu br hata alıyorsunuz. Fakat herhangi bir tuşa basarak GRUB 1 menüsüne dönebiliyorsunuz. Burada yapmanız gerekenler basit: "e" tuşuna basarak komut girmeyi etkinleştirin, tekrar "e" tuşuna basarak değiştirme (edit) komutunu verin. Karşınıza gelen
root xxxxxxxxxxxxxxxx
satırını sadece root kısmını uuid'ye çevirerek
uuid xxxxxxxxxxxxxxxx
haline getirmeniz. "Enter" a basıp çıktıktan sonra "b" ye basıp açılışı GRUB 2 üzerinden devam ettiriyorsunuz.
Eğer GRUB 2 işletim sistemlerinizi düzgün olarak açtıysa artık GRUB 2 ye geçebilirsiniz. Bunun için konsol(terminal) penceresine
sudo upgrade-from-grub-legacy
komutunu girmeniz gerekiyor. Artık GRUB 2 den normal açılış yapabilirsiniz.
Eğer GRUB 2 menüsünü değiştirmek isterseniz gene konsoldan
cd ../../boot/grub
sudo chmod 755 grub.cfg
sudo gedit grub.cfg
komutlarını yazıp
işletim sistemlerinin isimlerini ve sıralarını değiştirebilirsiniz.
Ancak GRUB 2' nin deneme sayfasından öğrendiğim kadarıyla şimdilik 9.04 ile ilgili bazı problemler varmış. İyiki de önce bu sayfaya girmişim yoksa gereksiz yere uğraşacaktım.
GRUB 2 yi (1.96'dan 2) kurar kurmaz kullanmaya başlamıyorsunuz. Önce biraz değişmiş olarak eski GRUB menüsü geliyor. Burada en üstten GRUB 2'yi seçip GRUB 2 menüsünden işletim sistemi seçiyorsunuz. Böylece eğer GRUB 2 işletim sisteminizi açamazsa, eski GRUB a kolayca dönüş yapabilir ve işletim sistemizi açabilirsiniz.
GRUB 2 ile ilgili problem burada başlıyor. GRUB 1 (eski GRUB), GRUB 2 ye geçmenize izin vermiyor! Siyah ekranda korkutucu br hata alıyorsunuz. Fakat herhangi bir tuşa basarak GRUB 1 menüsüne dönebiliyorsunuz. Burada yapmanız gerekenler basit: "e" tuşuna basarak komut girmeyi etkinleştirin, tekrar "e" tuşuna basarak değiştirme (edit) komutunu verin. Karşınıza gelen
root xxxxxxxxxxxxxxxx
satırını sadece root kısmını uuid'ye çevirerek
uuid xxxxxxxxxxxxxxxx
haline getirmeniz. "Enter" a basıp çıktıktan sonra "b" ye basıp açılışı GRUB 2 üzerinden devam ettiriyorsunuz.
Eğer GRUB 2 işletim sistemlerinizi düzgün olarak açtıysa artık GRUB 2 ye geçebilirsiniz. Bunun için konsol(terminal) penceresine
sudo upgrade-from-grub-legacy
komutunu girmeniz gerekiyor. Artık GRUB 2 den normal açılış yapabilirsiniz.
Eğer GRUB 2 menüsünü değiştirmek isterseniz gene konsoldan
cd ../../boot/grub
sudo chmod 755 grub.cfg
sudo gedit grub.cfg
komutlarını yazıp
işletim sistemlerinin isimlerini ve sıralarını değiştirebilirsiniz.
15 Ağustos 2009 Cumartesi
Ubuntu Karmic Koala Alpha 4
Ubuntu'nun yeni sürümü Karmic Koala'nın kararlı sürümü 29 Ekim'de indirilebilecek. Alpha 3 sürümünü VirtualBox'a kurup denedim. Görünüş açısından, 9.04 ile 9.10 arasında bir fark yok. Yeni bir duvarkağıdı ya da tema dahi yok!
İlk değişikliği açılırken farkediliyor. GRUB daha "kibar". Gerçekten de GRUB yerine yeni sürümü GRUB 2 ye geçilmiş. GRUB dosyalarını karıştırdığımda "menu.lst" dosyasını göremedim. Onun yerine ayarların "grub.cfg" dosyasında buldum.İçerik olarak dosyalar da epey farklı. Partititon adlandırılmaları da değişmiş. Ancak ne gibi ekstraları var şimdilik bilmiyorum.
Diğer bir önemli değişiklik Gnome 2.26.1 den 2.27.4 e geçilmesi. 29 Ekime kadar daha üst sürümlere de geçilebilir.
Programlara gelince gözüme UbuntuOne ve Empathy çarptı. UbuntuOne, dosyalarınızı diğer uzak bilgisayarlarınızla senkronize(eşzamanlı) etmek için bir proje aslında. İnternetten bedava 2GB alanınız oluyor. 10 GB alan için aylık 10 dolar ödüyorsunuz. Bu alanı yedekleme için de kullanabileceğinizi tahmin ediyorum. Empathy ise Pidgin yerine gelen anında mesajlaşma yazılımı. O da öncülü gibi birçok mesajlaşma ortamını destekliyor.
Bir de oturum açma ekranında yenilikler var. Şahsen 9.04 teki karizma ekranın yerine biraz modası geçmiş bir oturum açma ekranı var. Umarım bu VirtualBox'a kurulumun getirdiği eksiklerdendir ya da son sürümde başka bir ekran görürüz.
Bu arada launchpad.net adresine kayıt olup, Ubuntu yada diğer birçok projenin geliştirilmesine yardımcı olabilirsiniz. Hiç değilse bu projelerin düzgün bir şekilde Türkçeye çevrilmesinde pekçok katkınız olabilir.
İlk değişikliği açılırken farkediliyor. GRUB daha "kibar". Gerçekten de GRUB yerine yeni sürümü GRUB 2 ye geçilmiş. GRUB dosyalarını karıştırdığımda "menu.lst" dosyasını göremedim. Onun yerine ayarların "grub.cfg" dosyasında buldum.İçerik olarak dosyalar da epey farklı. Partititon adlandırılmaları da değişmiş. Ancak ne gibi ekstraları var şimdilik bilmiyorum.
Diğer bir önemli değişiklik Gnome 2.26.1 den 2.27.4 e geçilmesi. 29 Ekime kadar daha üst sürümlere de geçilebilir.
Programlara gelince gözüme UbuntuOne ve Empathy çarptı. UbuntuOne, dosyalarınızı diğer uzak bilgisayarlarınızla senkronize(eşzamanlı) etmek için bir proje aslında. İnternetten bedava 2GB alanınız oluyor. 10 GB alan için aylık 10 dolar ödüyorsunuz. Bu alanı yedekleme için de kullanabileceğinizi tahmin ediyorum. Empathy ise Pidgin yerine gelen anında mesajlaşma yazılımı. O da öncülü gibi birçok mesajlaşma ortamını destekliyor.
Bir de oturum açma ekranında yenilikler var. Şahsen 9.04 teki karizma ekranın yerine biraz modası geçmiş bir oturum açma ekranı var. Umarım bu VirtualBox'a kurulumun getirdiği eksiklerdendir ya da son sürümde başka bir ekran görürüz.
Bu arada launchpad.net adresine kayıt olup, Ubuntu yada diğer birçok projenin geliştirilmesine yardımcı olabilirsiniz. Hiç değilse bu projelerin düzgün bir şekilde Türkçeye çevrilmesinde pekçok katkınız olabilir.
Etiketler:
Ubuntu 9.10 Karmic Koala
12 Ağustos 2009 Çarşamba
Ubuntu 9.10
Karmic Koala kod adlı Ubuntu 9.10'un 3. alfa sürümü yayınlandı. Alfa sürümü buradan indirilebiliyor. En kısa sürede deneyip, yeni sürümdeki değişiklikleri paylaşacağım.
Ubuntu ve Windows Kurulu Bilgisayarda Açılış
GRUB, eski adıyla Lilo, sisteminize kurulu olan işletim sistemlerini sıralar ve istediğinizi açmanıza imkan verir. Ancak, Ubuntu çekirdek güncellemeleri yaptıkça bu menü de kalabalıklaşır. Ayrıca öntanımlı olan işletim sistemini herzaman açmak istemeyebilirsiniz. Bu da sizin, bilgisayar açılışlarında, bilgisayarın başından kalkmanıza engel olur.
Ancak GRUB çok esnek bir yükleyicidir ve ayarlarını değiştirmek çok kolaydır. bunun için "KGRUBEditor" adlı Ubuntu programını kullanabilir yada menüyü elle düzeltebilirsiniz.
Ancak bir sorun yaşamamak için herzaman önce Windows, daha sonra linux işletim sisteminizi yükleyin. Tersi durumda bir miktar işlem yapmanız gerekecek.
KGRUBEditor programını çalıştırdığınızda karşınıza çıkan ilk pencereden öntanımı işletim sistemini belirleyebilir, görünen adlarını istediğiniz şekilde değiştirebilisiniz.
Ayarları elle yapmak isterseniz terminale
cd /boot/grub
sudo gedit menu.lst
(şifreniz)
yazıp açılan uzun metin belgesinde
#title Ubuntu 9.04, kernel
gördüğünüz yere kadar ilerleyin. Buradan işletim sistemlerinin adını "title" kısmlarından değiştirebilirsiniz. Sayfanın en altında diğer işletim sistemleri yer alır. Eğer buradaki bir işletim sisteminin öntanımlı olarak açılmasını istiyorsanız ilgili satırları kesip
#title Ubuntu 9.04 ...
satırının üzerine yapıştırabilirsiniz.
Ancak GRUB çok esnek bir yükleyicidir ve ayarlarını değiştirmek çok kolaydır. bunun için "KGRUBEditor" adlı Ubuntu programını kullanabilir yada menüyü elle düzeltebilirsiniz.
Ancak bir sorun yaşamamak için herzaman önce Windows, daha sonra linux işletim sisteminizi yükleyin. Tersi durumda bir miktar işlem yapmanız gerekecek.
KGRUBEditor programını çalıştırdığınızda karşınıza çıkan ilk pencereden öntanımı işletim sistemini belirleyebilir, görünen adlarını istediğiniz şekilde değiştirebilisiniz.
Ayarları elle yapmak isterseniz terminale
cd /boot/grub
sudo gedit menu.lst
(şifreniz)
yazıp açılan uzun metin belgesinde
#title Ubuntu 9.04, kernel
gördüğünüz yere kadar ilerleyin. Buradan işletim sistemlerinin adını "title" kısmlarından değiştirebilirsiniz. Sayfanın en altında diğer işletim sistemleri yer alır. Eğer buradaki bir işletim sisteminin öntanımlı olarak açılmasını istiyorsanız ilgili satırları kesip
#title Ubuntu 9.04 ...
satırının üzerine yapıştırabilirsiniz.
Ubuntuda Nasıl Program Kurulur?
Ubuntuda program yüklemek tahmin ettiğinizden daha da kolay. Ubuntu Ekle/Kaldır ve Synaptic adında 2 kurulum programıyla geliyor. Yapmanız gereken Uygulamalardan Ekle/Kaldır'ı yada Sistem/Yönetim den Synaptic paket Yöneticisini çalıştırıp ne ile ilgili program arıyorsanız arama kutusuna yazmak. Dünya çapında binlerce program geliştiricinin Ubuntu için yazdığı programlara ücretsiz ve hiçbir kısıtlama olmadan, site site gezmeden erişebilirsiniz. Çıkan sonuçların çeşitliliği ve sahip oldukları fonksiyonlar sizi bir kez daha şaşırtmaya yetecektir.
Bu program yöneticileri elbette Ubuntu için yazılan bütün programları listeleyemezler. Bu programlar belirli sunuculardan program listesini alır ve onları size sunar. Farklı geliştiricilerin programlarına erişmek için, o geliştiricinin sunucusunu programa eklemek gerekir. "Repolsitory" denen bu depoları Synaptic'te "Ayarlar/Depolar/Üçüncü Taraf Yazılımlar" sekmesinden ekleyebilirsiniz.
Bununla birlikte hiçbir işletim sisteminin sahip olmadığı kadar geniş çaptaki ubuntu forumlarından da ihtiyacınızı karşılayacak programların isimlerini öğrenip bilgisayarınıza indirebilirsiniz. Kaynak kodu ve kurulum paketçiği şeklinde indirebileceğiniz bu programları yüklemek için ".deb" uzantılı kurulum paketçiklerini indirmek sizin için daha kolay olacaktır. Daha sonra bu dosyaları çift tıklayarak çalıştırabilir ve bilgisayarınıza kurabilirsiniz.
Kurduğunuz programlar hakkında bir önemli şey de onları nasıl çalıştıracağınız. Genelde programlar kendilerini uygulamalar menüsünde uygun alt menüye ekliyorlar. Ancak bazı programları çalıştırmak için "terminal"e (bir diğer adı Konsol) programın adını yazıp "enter"a basmanız gerekebilir. Fakat bu programın grafik arayüzü olmadığı anlamına gelmez. Bu tür programlar için kısayollar oluşturabilirsiniz.
Bu program yöneticileri elbette Ubuntu için yazılan bütün programları listeleyemezler. Bu programlar belirli sunuculardan program listesini alır ve onları size sunar. Farklı geliştiricilerin programlarına erişmek için, o geliştiricinin sunucusunu programa eklemek gerekir. "Repolsitory" denen bu depoları Synaptic'te "Ayarlar/Depolar/Üçüncü Taraf Yazılımlar" sekmesinden ekleyebilirsiniz.
Bununla birlikte hiçbir işletim sisteminin sahip olmadığı kadar geniş çaptaki ubuntu forumlarından da ihtiyacınızı karşılayacak programların isimlerini öğrenip bilgisayarınıza indirebilirsiniz. Kaynak kodu ve kurulum paketçiği şeklinde indirebileceğiniz bu programları yüklemek için ".deb" uzantılı kurulum paketçiklerini indirmek sizin için daha kolay olacaktır. Daha sonra bu dosyaları çift tıklayarak çalıştırabilir ve bilgisayarınıza kurabilirsiniz.
Kurduğunuz programlar hakkında bir önemli şey de onları nasıl çalıştıracağınız. Genelde programlar kendilerini uygulamalar menüsünde uygun alt menüye ekliyorlar. Ancak bazı programları çalıştırmak için "terminal"e (bir diğer adı Konsol) programın adını yazıp "enter"a basmanız gerekebilir. Fakat bu programın grafik arayüzü olmadığı anlamına gelmez. Bu tür programlar için kısayollar oluşturabilirsiniz.
Ubuntu Nasıl Kurulur?
Kurulum için önce Ubuntu web sitesinden son sürümü indirin ve bir CD'ye yazın. İndirdiğiniz dosya "iso" formatında. Bunu CD'ye yazmak için, eğer CD yazmak için kullandığınız yazılımın iso desteği yoksa, CDBurnerxp gibi bedava yazılımları kullanarak CD'nizi oluşturablirsiniz. Daha sonra CD takılıyken bilgisayarınızı yeniden başlatın. Karşınıza dil seçim ekranı gelecek. Buradan kurulumun devamı ve Ubuntu için istediğiniz dili seçin. Türkçeyi seçmiş olduğunuzu varsayıp buradan sonrasını ona göre anlatacağım.
Türkçeyi seçtikten sonra kurulum menüsü ekrana gelir. Buradan Ubuntuyu kurmak için "Ubuntu kur", kurmadan denemek için de ilk seçenek olan "Bilgisayarınızda herhangi bir değişiklik yapmadan ubuntu'yu deneyin"'i seçin. Eğer kurmadan deneyecek olursanız hiçbirşey yapmanıza gerek yok. Bir süre bekledikten sonra Ubuntu açılacak. Ancak bu şekilde biraz yavaş bir işletim sisteminiz olacağını unutmayın.
"Ubuntu kur" u seçtikten sonra tekrar bir dil menüsü geliyor. Burayı ileri diyerek geçiyoruz. Ardından sırasıyla saat dilimi ve klavye ayarları çıkıyoru. Bu iki ekranı da ileri diyip geçebilirsiniz.
Esas dikkat edilecek kısım 4. adım olan disk alanı hazırlama. Eğer ileri diyip geçerseniz büyük olasılıkla bütün diskiniz formatlanır. İyi ihtimalse varolan işletim sisteminin yanına kendi belirlediği büyüklükte bir alana kurulum gerçekleşmesi(Dağıtıma göre değişebilir). Bu yüzden en ideal olan seçenek en alttaki "Bölümleri elle belirt". Bunu seçip devam edin. Bir sonraki adımda yeni bölüm oluşturabilir, varolan bir bölümü kullanabilir yada bir kısmını kullanabilirsiniz. Kurulacak alanı seçtikten sonra üzerine çift tıklayın. Gelen pencereden bağlantı noktasını "/", nasıl kullanılacağı kısmını da "Ext3 Günlüklü dosya sistemi" olarak seçin. Eğer format atmak istiyorsanız da "Bölümü biçimlendir" kutucuğunu işaretleyin ve devam edin. Bu sırada çıkabilen yapılan değişikliklerin yokolabileceği uyarısına da devam et diyerek cevap verin.
5. adımda isim ve bilgisayarınızın güvenliğini sağlaycak bir parola gireceksiniz. Eğer her bilgisayarı açtığınızda, parola sorulsun istemiyorsanız en alttaki "Otomatik giriş yap" seçeneğini işaretleyip devam edin.
6. adım kurulu işletim sistemlerinden ayarların aktarılması ile ilgili. Burayı da sadece ileri diyerek geçtiğinizde son adım olarak kurulumun özeti karşınıza gelecek. Bu sayede yaptığınız ayarları birkez daha görme şansınız olacak. "Yükle"yi tıkladığınızda kurulum başayacak ve yaklaşık 30-35 dakika sürecek.
Güzel olan şeyse bu yarım saatlik kuruluma tam donanımlı bir ofis paketi OpenOffice, resim işleme programı GIMP, internet tarayıcı Firefox, elektronik posta programı Evolution, CD yazıcı, neredeyse bütün formattaki belgeleri açabilen 2 tane belge görüntüleyici ve birçok programın dahil olması. kurulumdan sonra kurmanız gerekenler "rar", "mp3" ve video destekleri.
Bilgisayarı açtığınızda karşınıza bir menü gelecek. Bu menüden açmak istediğiniz işletim sistemini seçip enter a basın. Buradaki sıralama ve öntanımlı olarak açılan işletim sistemini daha sonra değiştirebilirsiniz.
Türkçeyi seçtikten sonra kurulum menüsü ekrana gelir. Buradan Ubuntuyu kurmak için "Ubuntu kur", kurmadan denemek için de ilk seçenek olan "Bilgisayarınızda herhangi bir değişiklik yapmadan ubuntu'yu deneyin"'i seçin. Eğer kurmadan deneyecek olursanız hiçbirşey yapmanıza gerek yok. Bir süre bekledikten sonra Ubuntu açılacak. Ancak bu şekilde biraz yavaş bir işletim sisteminiz olacağını unutmayın.
"Ubuntu kur" u seçtikten sonra tekrar bir dil menüsü geliyor. Burayı ileri diyerek geçiyoruz. Ardından sırasıyla saat dilimi ve klavye ayarları çıkıyoru. Bu iki ekranı da ileri diyip geçebilirsiniz.
Esas dikkat edilecek kısım 4. adım olan disk alanı hazırlama. Eğer ileri diyip geçerseniz büyük olasılıkla bütün diskiniz formatlanır. İyi ihtimalse varolan işletim sisteminin yanına kendi belirlediği büyüklükte bir alana kurulum gerçekleşmesi(Dağıtıma göre değişebilir). Bu yüzden en ideal olan seçenek en alttaki "Bölümleri elle belirt". Bunu seçip devam edin. Bir sonraki adımda yeni bölüm oluşturabilir, varolan bir bölümü kullanabilir yada bir kısmını kullanabilirsiniz. Kurulacak alanı seçtikten sonra üzerine çift tıklayın. Gelen pencereden bağlantı noktasını "/", nasıl kullanılacağı kısmını da "Ext3 Günlüklü dosya sistemi" olarak seçin. Eğer format atmak istiyorsanız da "Bölümü biçimlendir" kutucuğunu işaretleyin ve devam edin. Bu sırada çıkabilen yapılan değişikliklerin yokolabileceği uyarısına da devam et diyerek cevap verin.
5. adımda isim ve bilgisayarınızın güvenliğini sağlaycak bir parola gireceksiniz. Eğer her bilgisayarı açtığınızda, parola sorulsun istemiyorsanız en alttaki "Otomatik giriş yap" seçeneğini işaretleyip devam edin.
6. adım kurulu işletim sistemlerinden ayarların aktarılması ile ilgili. Burayı da sadece ileri diyerek geçtiğinizde son adım olarak kurulumun özeti karşınıza gelecek. Bu sayede yaptığınız ayarları birkez daha görme şansınız olacak. "Yükle"yi tıkladığınızda kurulum başayacak ve yaklaşık 30-35 dakika sürecek.
Güzel olan şeyse bu yarım saatlik kuruluma tam donanımlı bir ofis paketi OpenOffice, resim işleme programı GIMP, internet tarayıcı Firefox, elektronik posta programı Evolution, CD yazıcı, neredeyse bütün formattaki belgeleri açabilen 2 tane belge görüntüleyici ve birçok programın dahil olması. kurulumdan sonra kurmanız gerekenler "rar", "mp3" ve video destekleri.
Bilgisayarı açtığınızda karşınıza bir menü gelecek. Bu menüden açmak istediğiniz işletim sistemini seçip enter a basın. Buradaki sıralama ve öntanımlı olarak açılan işletim sistemini daha sonra değiştirebilirsiniz.
Ubuntu nedir ne değildir??
Ubuntu, çok sayıdaki Linux dağıtımlarındn birisidir. Esas olarak Debian dağıtımını temel alan Ubuntu "Linux for Humanbeings" (İnsanlık için Linux) sloganıyla 2004 yılında ilk versiyonunu çıkartmıştır. Bir yıl sonra süper milyoner Mark Shuttleworth'un şirketi Canonical tarafından desteklenmeye başlananmıştır. Her 6 ayda bir yeni sürümü çkartılmaktadır. Şu anda son sürümü Jaunty kod adlı 9.04'tür. Kısa bir süre sonra 9.10 sürümüde "stable" olarak duyurulacaktır.
Ubuntu, Linux tabanlı olduğu için ileri düzel bir güvenlik sağlamaktadır. Ayrıca herkesin kafasında oluşan "Bir program yüklemek için bile bi dolu komut yazmak gerekiyo" önyargısını da tuzla buz edecek kadar da kolay bir dağıtımdır. Ayrıca, Windows kurulu sistemlere Windows işletim sistemine dokunmadan, ikinci işletim sistemi olarak kurulabilmekte ve CD'den çalışabilen live sürümü sayesinde sisteminize kurmadan deneme imkanı vermektedir.
Elinizde Ubuntu ve internet erişimi varsa yapamayacağınız şey yoktur...
Ubuntu, Linux tabanlı olduğu için ileri düzel bir güvenlik sağlamaktadır. Ayrıca herkesin kafasında oluşan "Bir program yüklemek için bile bi dolu komut yazmak gerekiyo" önyargısını da tuzla buz edecek kadar da kolay bir dağıtımdır. Ayrıca, Windows kurulu sistemlere Windows işletim sistemine dokunmadan, ikinci işletim sistemi olarak kurulabilmekte ve CD'den çalışabilen live sürümü sayesinde sisteminize kurmadan deneme imkanı vermektedir.
Elinizde Ubuntu ve internet erişimi varsa yapamayacağınız şey yoktur...
28 Ocak 2009 Çarşamba
İşlemciler-Intel ve reklam
Hergün saatlerce başında oturduğumuz, birçoğumuzun eli ayağı olan, bazen saatler sürecek bazen de denemesi bile mümkün olmayacak işleri bir çırpıda yapan bilgisayarımızın hiç kuşkusuz en önemli parçası işlemciler..
İşlemciler bir fare hareketinden PES oynarken topun hangi yöne gideceğine kadar bilgisayarda yapılan her türlü işlemi çeşitli komutlarla yerine getirirler. Ve bütün bunları insan aklının alamayacağı hızlarda sadece bir kaç watt güç harcayarak yapıyorlar.
İşlemciler iyi bir yarı-iletken olan silikondan yapılırlar. İşlemcilerin üzerinde "karar verme" diyebileceğimiz bir yetiye sahip "transistörler" bulunur. Bundan 38 yıl önce ,1971 de, Intel 4004 işlemcisinde 10 mikron boyunda transistörler kullanırken, bugün işlemcilerinde 45 nanometre transistörler kullanıyor.(200 kat daha küçük).Transistörlerin küçülmesi aynı alana daha çok transistör sığmasına ve daha hızlı işlemciler yapılmasına olanak sağlıyor. Ayrıca daha az güç kullanılılması anlamına geliyor. Gene Intel 4004 işlemcisiyle kıyaslamak gerekirse, 2300 transistörlü Intel 4004, 740kHz saat hızına sahipken Intel Core 2 E8600 410 Milyon transistöre sahip ve saat hızı 3,33Ghz(=3330000Khz).
Yani aslında bilgisayar yavaş diye atıp tutarken iki kere düşünmek geerkiyor. Çünkü hem Intel hem de diğer işlemci üreticilerinin yaptıkları iş ve teknoloji gerçekten muazzam.
AMD de 2008 sonu itibariyle 45 nanometre teknolojisine geçiş yaptı. AMD nin 45 nanometre işlemci üretecek olması bilişim dünyasında geç kalındığı yönünde tepkiler alırken, Intel 32 nanometrenin sinyallerini verdi ve yeni işlemci ailesi i7 yi tanıttı. AMD ye iki yıllık 45 nanometre teknolojisine yeni geçtiği için tepkili(!) olan sektör, Intel AMD nin yıllardır kullandığı tümleşik bellek yönetimini i7 işlemcilere entegre ettiği için methiyeler düzdü!
Ancak artık küçülen mimari artan saat hızları yerine artan çekirdek sayısı demek. Fakat benim anlamadığım, içime sinmeyen bazı noktalar var.
Intel'in yol haritası 4 çekirdekli işlemcilerle doluyken AMD bu yıl önce 6 çekirdekli İstanbul, yıl sonunda da 12 çekirdekli Magny Cours'u çıkarmaya hazırlanıyor. Intel ne hız arttırımına ne de çekirdek sayısında ciddi bir artışa gidiyor.
Intel yıllardır AMD den daha yüksek önbellekli ancak AMD den daha düşük FSB li işlemciler çıkartırken hep yüksek önbelleği ön plana çıkardı. Fakat yeni çıkardığı (mobil) işlemcilerde FSB yi yükseltip önbelleği düşürdü ve bu sefer de FSB yi önplanda tuttu.
Daha önce de Hyperthreating ve "çakma" çok çekirdekli işlemcilerle konuyla yakından ilgilenmeyen ancak alıcı kitlesinin büyük çoğunluğunu oluşturan insanların gözünü boyamıştı.
Bana kalırsa Intel'in amacı üzerinde çalıştığı teknolojileri olgunlaşmamışken AMD'den önce piyasaya duyurup ortalığı karıştırmak ve oyalamak bu sürede de fikirlerini olgunlaştırmak. Bilgisayar dergileri de bu haberleri sansasyonel şekilde duyurup daha çok tiraj alabilmenin peşinde.
İşlemciler bir fare hareketinden PES oynarken topun hangi yöne gideceğine kadar bilgisayarda yapılan her türlü işlemi çeşitli komutlarla yerine getirirler. Ve bütün bunları insan aklının alamayacağı hızlarda sadece bir kaç watt güç harcayarak yapıyorlar.
İşlemciler iyi bir yarı-iletken olan silikondan yapılırlar. İşlemcilerin üzerinde "karar verme" diyebileceğimiz bir yetiye sahip "transistörler" bulunur. Bundan 38 yıl önce ,1971 de, Intel 4004 işlemcisinde 10 mikron boyunda transistörler kullanırken, bugün işlemcilerinde 45 nanometre transistörler kullanıyor.(200 kat daha küçük).Transistörlerin küçülmesi aynı alana daha çok transistör sığmasına ve daha hızlı işlemciler yapılmasına olanak sağlıyor. Ayrıca daha az güç kullanılılması anlamına geliyor. Gene Intel 4004 işlemcisiyle kıyaslamak gerekirse, 2300 transistörlü Intel 4004, 740kHz saat hızına sahipken Intel Core 2 E8600 410 Milyon transistöre sahip ve saat hızı 3,33Ghz(=3330000Khz).
Yani aslında bilgisayar yavaş diye atıp tutarken iki kere düşünmek geerkiyor. Çünkü hem Intel hem de diğer işlemci üreticilerinin yaptıkları iş ve teknoloji gerçekten muazzam.
AMD de 2008 sonu itibariyle 45 nanometre teknolojisine geçiş yaptı. AMD nin 45 nanometre işlemci üretecek olması bilişim dünyasında geç kalındığı yönünde tepkiler alırken, Intel 32 nanometrenin sinyallerini verdi ve yeni işlemci ailesi i7 yi tanıttı. AMD ye iki yıllık 45 nanometre teknolojisine yeni geçtiği için tepkili(!) olan sektör, Intel AMD nin yıllardır kullandığı tümleşik bellek yönetimini i7 işlemcilere entegre ettiği için methiyeler düzdü!
Ancak artık küçülen mimari artan saat hızları yerine artan çekirdek sayısı demek. Fakat benim anlamadığım, içime sinmeyen bazı noktalar var.
Intel'in yol haritası 4 çekirdekli işlemcilerle doluyken AMD bu yıl önce 6 çekirdekli İstanbul, yıl sonunda da 12 çekirdekli Magny Cours'u çıkarmaya hazırlanıyor. Intel ne hız arttırımına ne de çekirdek sayısında ciddi bir artışa gidiyor.
Intel yıllardır AMD den daha yüksek önbellekli ancak AMD den daha düşük FSB li işlemciler çıkartırken hep yüksek önbelleği ön plana çıkardı. Fakat yeni çıkardığı (mobil) işlemcilerde FSB yi yükseltip önbelleği düşürdü ve bu sefer de FSB yi önplanda tuttu.
Daha önce de Hyperthreating ve "çakma" çok çekirdekli işlemcilerle konuyla yakından ilgilenmeyen ancak alıcı kitlesinin büyük çoğunluğunu oluşturan insanların gözünü boyamıştı.
Bana kalırsa Intel'in amacı üzerinde çalıştığı teknolojileri olgunlaşmamışken AMD'den önce piyasaya duyurup ortalığı karıştırmak ve oyalamak bu sürede de fikirlerini olgunlaştırmak. Bilgisayar dergileri de bu haberleri sansasyonel şekilde duyurup daha çok tiraj alabilmenin peşinde.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)