11 Ağustos 2007 Cumartesi

RAMLER HAKKINDA HERŞEY

KAYNAK: CHIP 06/2007 ECEVİT BIKTIM ecevitb@chip.com.tr

SDRAM devri kapandı. Piyasada en çok DDR, ardından DDR 2 bellek­ler satılıyor. Fiyatların düşmesi ile bu belleklere yatırım yapmanın hiçbir sakıncası kalmadı. Fakat bellek modül­leri satın alırken yüksek kapasiteli bel­leklerin tercih edilmesi hayli önem arz ediyor. Peki bu durumda ne tür bellek­ler kullanmalı? Eski sistemlerde SDRAM bellekler kullanılmaktaydı. Dolayısıyla seçim yapmak da hayli ko­laydı. Oysa günümüz teknolojisi aynı seçim rahatlığını sunmuyor.

Bellek satın alırken birçok noktaya dikkat etmek gerekiyor. Dikkat edilme­si gerekenlerin başında, anakartın des­teklediği maksimum bellek kapasitesi ve hangi bellek modülleri ile uyumlu çalıştığı geliyor. Tabiî ki yeterlilik ve

uyum tek başına yeterli kriterleri oluş­turmuyor. Satın almadan önce teknolo­jiler hakkında detaylı bilgiye sahip ol­mak büyük fayda sağlıyor. Masaüstü sistemler için ne tür bellekler seçilmesi gerektiğini tüm detaylarıyla yazımızda inceleme altına aldık.

JEDEC: Standartlaşma ortak çatı altında

Donanım ve yazılımların gelişmesi ile bellek ihtiyaçlarının da aynı oranda art­tığı bir gerçek. Artan ihtiyaçlar ve çeşit­lilik, kullanıcılara değişik türde bellek­ler arasından uygun bir seçim yapma zorunluluğu getiriyor. Bu karışıklığı önlemek için birçok üründe olduğu gi­bi burada da bir standartlaşmaya gidil­miş. Fakat belleklerde bir standarda gitmek ancak büyük firmalarla ortaklaşa çalışıldığında mümkün oluyor. Bellek alanında JEDEC adlı kurum yeterince söz sahibi. JEDEC (Joint Electron Devi ce Engineering Council) toplam 300 firmanın birleşiminden oluşan biri kurum. Bu firmaların hepsi yonga seti ve bellek üreticileri. JEDEC'de standartlaşma yarışı bu yüzden kolay değil Çünkü zaman zaman firmalar arasında sert tartışmalar yaşanıyor. Buna en iyi örneği, Intel'in DDR yerine DDR 2 belleklerini kullanmak istediğinde yaşanan sorunlar veriyor. Intel, DDR400 belleklerin piyasaya sürülmesini istemiyor DDR400 yerine doğrudan DDR 2'ye geçilmesini istiyordu. Yaşanan tartışmalar sonucu DDR400 piyasaya sürül dü. Ama Intel'in gönlünü almak için de bazı modüllere Intel onaylı bir geçerlilik belgesi eklendi.

Sonuçta 2003 yılında DDR400 bellekler piyasaya yayıldı. Bu değişim ile teknik özellikler de değişti. Örneğin voltaj gerilimi DDR400 belleklerde 2,6 volt'a kadar çıktı. Ne var ki bu artış beraberinde bir son da getirdi. Bu değişim ile yavaş yavaş DDR teknolojisi yerini DDR 2'ye bıraktı.

Günümüzde DDR600 bellek modü­lerleri bulmak mümkün. Fakat bu ürünler JEDEC'ın standart kapsamında bulunmuyor. Buna karşın DDR 2'nin özellikleri belirlenmiş ve bu standartta üretilmiş durumda.

SDRAM, DDR ve DDR 2 modüller arasındaki farklar


SDRAM'lerin en temel ayırt edici özel­liği, Intel’in MMX işlemcilerinde bu bellek türünün kullanılıyor olmasıydı. 133 MHz'lik değerlere kadar üretilen bu bellek türü, bilgisayar sistemlerine önemli bir hız artışı getirmesiyle ilgi çe­kiyordu. Ama SDRAM'in bu kadar yay­gınlık kazanmasının tek ve biricik ne­deni bu değildi. Bellekten istenilen veri­lerin tekrar kullanılması gerektiğinde, bu ikinci isteğe daha çabuk ulaşılması, SDRAM'leri farklı kılmaktaydı. SDRAM, bu yüzden uzun süre kullanımda kaldı. Fakat yeni işlemcilerin gelişimi ile an­cak Pentium III döneminin sonuna ka­dar dayanabildi. Sıra 266 MHz ile piyasaya sürülen DDR belleklere gelmişti. SDRAM'in 133 MHz frekansında yayı­nma son vermesi, DDR belleklerin rey-tingini arttırdı.

Ne var ki tüm imaj abartılarına kar­şın bu bellek türü, özünde SDRAM'le­rin geliştirilmiş bir sürümünden başka bir şey değildi. Kaçınılmaz olarak yeni bellek türü zamanla 333 ve 400 MHz'lik modellere terfi etti.

400 MHz'lik frekans değeri, DDR belleklerin adeta sınırını çizdi. Çünkü veliahdı olan DDR2 bellekler, ilk olarak 400 MHz olarak piyasaya sürülmüştü. Bazı üreticiler 500 MHz'lik DDR bel­lekler de üretmeyi sürdürdüler. Ama bu bellekler özel konumları nedeniyle yay­gın tüketimin önünü alan fiyatlara sa­hipti. 400 MHz'lik DDR2 bellekler pi­yasaya çıktı ama onlar da ara ürün ola­rak sınıflandırılmıştı. Çünkü beklenti DDR2 belleklere yakışacak değerin 533 MHZ'lik modüllerden geçmesine yöne­likti. Unutmadan belirtmemizde fayda var; DDR2 bellekler ilk bakışta hala kullanımda olan DDR belleklere çok benziyor. Fizyolojilerindeki temel fark, biraz daha uzun ve yüksek olmaların­dan ibaret. 240 pinlik bir bağlantıya sa­hip olan DDR2 belleklerin oldukça dü­şük bir güç tüketimi ile çalışmaları önemli bir artı sağlıyor. Ek olarak, DDR belleklere (184 pin) oranla daha yüksek frekanslarda çalışabilmelerini de unut­mamak gerekiyor.

Bant genişliğinin artması: Yeni bellekler dört kat hızlı

DDR2 her ne kadar görünüşte DDR ile aynı olsa da, esas değişimin yongada gerçekleştiğini belirtmeliyiz. Bu değişi­mi anlamak için biraz tarihsel bakış ge­rekiyor. Eski teknolojiyi kullananlar anımsayacaktır, Pentium'lu yıllarda SDRAM belleklerle tanışmıştık. SDR'ın açılımı Single Data Rate anlamına geli­yor. Bu bellek türünde yonga çekirdeği, I/O Buffer (yonganın içinde yer alan ara bellek) ve harici bellek Bus'u aynı frekansta çalışmaktaydı. Veri paketleri, frekans sinyalini bir sinüs dalgası olarak düşünürsek, sadece tepe noktasında ile­tiliyordu. Bu özellik sayesinde 1 GB/s'-lik bir bant genişliğine sahip olunuyor­du. Bu örneği daha iyi anlamak için söyle bir hesaplama yoluna gidilebilir: PC133 SDRAM'in 133 MHz'lik çalışma frekansı bant genişliği ile çarpılması. Yani 1 bit X 133 MHz X 64 bit (bant ge­nişliği ) = 1.064 MB/s gibi. DDR bellek­lerin gelmesi ile yaşanan değişim, böy­lelikle veri iletimin sinüs dalgasının hem alt hem de üst tepe noktalarında da gerçekleşiyor. İşte bu yüzden DDR bellekler Double Data RAM adını alıyor çünkü her bir döngüde 1 yerine 2 bit aktarılıyor. Dolaysıyla 2 bit X 133 MHz X 64 bit (bant genişliği) = 2.128 MB/s'-lik bir bant genişliği ortaya çıkıyor. DDR bellekler'in etkin veri frekansı bu yüzden 133 MHz yerine 266 MHz ola­rak gösteriliyor. Saniyede 2 GB'lik bir bant genişliğine ulaşan bu ilk DDR bel­lekler, PC2100 olarak adlandırılmıştı. Sonraki adım DDR2 belleklerle ger­çekleşti. DDR2 belleklerin üretiminde her ne kadar yeni teknoloji kullanılmış olsa da, ürünün mantığında bir yeniliğe gidilmediğini söyleyebiliriz. DDR2 bel­lekler, I/O Buffer'ın yonga çekirdeğine göre iki misli frekans değerine sahip. Yonga çekirdeği ile I/O Buffer'in iki kat veriyi taşıyabilmesi için iletim yolu dör­de (Prefetch of 4 ) çıkarılmış. Sözü edi­len iletim yolu DDR belleklerde iki, SDRAM belleklerde ise bir adetti.

I/O Buffer'in iki misli frekans değeri ile çalışması ve bu işlemin 2 bit ile ger­çekleştirilmesi, bant genişliğini 4,3 GB/s değerine çıkartıyor. Bu değer PC4300 olarak adlandırılan ve DDR2 533 olarak bilinen bellek modüllerinin standardını oluşturuyor.

Sonuçta DDR2 SDRAM'den dört kat daha fazla veri iletim değerine sahip. Tüm bu baş döndürücü değişimlerde ise ilginç bir durağanlık gizli: 133 MHz'de çalışan bellek yongasının za­man içinde değişmemesi.

Zamanlamanın önemi: CAS deyip geçmeyin

Bellek modüllerinde saat hızı her za­man belirleyici olmayabiliyor çünkü CAS Latency (Column Address Strobe Latency) adındaki işlev çok daha büyük rol oynayabiliyor. Yüksek performanslı bellek modüllerinde saat hızı ile CAS Latency değerleri de veriliyor. CAS La­tency, okuma komutu ile veri akışı ara­sındaki süreyi gösteriyor.

Bu tarz belleklere RAS Precharge Delay/Time ve RAS-to-CAS-Delay de­ğerleri de veriliyor. RAS Precharge De­lay/Time, bellekte depolanacak verinin onaylanması için geçen zamanı göster­mekte. RAS-to-CAS-Delay, buna kar­şın depolanacak verinin onaylanmadan önce CAS'a ulaşan zamanı gösteriyor. Bunların birleşimi, örneğin CL3.3.3 olarak gösteriliyor. Burada­ki ilk rakam CAS, ikincisi RAS Prec­harge, üçüncüsü de RAS-to-CAS-Delay zamanım gösteriyor. Verilen değerlerinin düşük olması makul. Sözü edilen gecikme zamanı, bir veriyi hazırlamak için gereken fre­kans değeridir. DDR2 bellekler, I/O Buffer ile bellek modülleri arasında­ki veri iletimini dört adet ileti olan Pipeline ile yaptığından dolayı verim düşmekte.

DDR belleklerde zamanlama DDR2 belleklere göre daha iyi. Örneğin bu alanda en hızlı zamanlamaya sahip ürünler 5-3-3-8 değerlerine, bu katego­ride en yavaş olan ise 3-4-4-8'lik bir za­manlama değerine sahiptir. Görüleceği üzere bu değerler DDR2'ye oranla çok daha başarılı. Kaldı ki Low Latency ola­rak adlandırılan modüller, daha da yüksek performans değerlerine çıkabi­liyor. DDR2 bellekler bu yüzden DDR belleklerle oranla daha yavaş olabiliyor. Fakat bu durum sadece aynı frekans de­ğişimlerinde geçerli. ! DİKKAT: Bazı üreticiler 5-5-5 olarak gösterilen bellek zamanlamasını düşür­meye başarmışlar. Örneğin DDR2 belleklerde 4-4-4'lük bir zamanlamaya sa­hip olan bellek türleri görmek müm­kün. Yinede bu durumun frekans deği­şimi ile orantılı olduğunu söylemeliyiz. Çünkü 533 MHz üstü modellerde ol­dukça iyi zamanlama değerleri sadece çok pahalı ürünlerde görülmekte.

Gerilim'e karşı dayanıklı: DDR2 bellekler daha avantajlı

Kim demiş overclock sadece işlemciye yapılır diye! Bellek modüllere de aynı işlem uygulanabiliyor. Belleklerinizin frekansını yükseltip, daha yüksek bir voltaj verebilirsiniz. Ayrıca CAS, RAS ve diğer değerlerle de oynayabilirsiniz.

Overclock tutkunları ne demek iste­diğimizi çok iyi anlayacaktır. DDR bel­leklerdeki frekans değerleri, çoğu za­man normalden yüksek bir voltaj değe­ri ile çalışıyor. DDR2 belleklerde du­rum farklı. Bu bellek modüller yüksek frekans değerlerine sahip. Fakat gerilim değer olan 1,8 volt'luk değer oldukça düşük. DDR belleklerde bu değerin 2,5 volt olduğunu düşünürsek, ufukta bel­leklerde overclock imkânı beliriyor.

DDR bellekler JEDEC standardına göre 2,5V+/- 0,2V olarak belirlenmişti. Böylelikle en düşük değer 2,3V, en yük­sek değer de 2,7V olarak atanmaktaydı. Fakat burada bazı değişikliklere gidildi ve 2,6 +/- 0,1V aralığı baz alındı.

Üreticiler işte burada bilinen eski bir uygulamaya kaçıyorlar. O da hesapta yüksek frekans değeri olan belleklere daha yüksek bir voltaj değeri vermek. Yani overclock'tan bildiğimiz yöntem­leri uygulamak.

Bu, zararlı olabilecek bir uygulama. Çünkü I/O ve bellek çekirdeğin gerilim değeri 1,8 volt. Özellikle bellek yongala­rın değerinin 1,8 volt olması ilgi çekici. Çünkü DDR belleklerde 2,5 ya da 2,6 volt'luk gerilim, özel bir dönüştürücü ile 1,8'e indirgeniyor.

Bellek'lerin sürekli 2,7 volt'un üze­rinde çalıştırılmaması gereğinin nedeni de bundan kaynaklanıyor. Çünkü 2,7 volt un üstünde yer alan bir gerilim de­ğerinde dönüştürücü yük altında kalı­yor ve yongaya 1,8 volt'dan fazla değer vererek zarara uğratabiliyor. DDR2 bel­leklerde durum biraz farklı. Çünkü bu­radaki değer 1,8V +/-0,1V olarak ta­nımlanmış.

Hangi bellek: işlemciye göre bellek seçimi

Bellek performansı söz konusu oldu­ğunda Dual channel teknolojisini de unutmamak gerekiyor. Dual Channel teknolojisi iki adet bellek modüllünü birlik bir modül'e göre daha iyi perfor­mans değerine taşıyan bir teknoloji, Örneğin bu teknolojide iki adet 512 MB'lık bellek modülü, Dual Channel çalışmada tekli 1 GB bellek modülüne göre daha iyi bir sonuç verebiliyor. Ta­bii işlemcinin önemini de unutmamak gerekiyor. Yeni nesil işlemciler oldukça büyük bir bant genişliğine sahip. Bu bant genişliğini besleyecek bellek mo­düllerine ihtiyaç duyuluyor. Dual Channel teknolojisi işte bu bant genişli­ğine yardım eden bir teknoloji.

Olayı basit bir matematik hesapla daha anlaşılır hale getirmek mümkün. Intel işlemciler 800 MHz'lik FSB değe­rine sahip. Bu işlemciler 64 bit teknolo­jisine göre tasarlanmış. Dolaysıyla bant genişlikleri de:

200 MHz FSB X 64 bit X 4 (QDR) Frekans başına düşen veri paketi t = 51.200 Mb/s = 6.400 MB/s değerini alı­yor. Bu işlemciler DDR400 belleklerle çalıştırıldığında:

200 MHz bellek frekansı X 64 bit (Single Channel) X 2 (DDR) frekans başına düşen veri paketi = 3.200 MB/s'-lik bir değer elde ediliyor. Her iki değer karşılaştırıldığında işlemci ile bellek arasında bir dar boğaz oluştuğu görülü­yor. Benzer durumda Dual Channel teknolojisi kullanıldığında:

200 MHz bellek frekansı t X 64 bit (DualChannel) X 2 (DDR) frekans ba­şına düşen veri paketi = 51.200 Mb/s = 6400 MB/s büyüklüğünde bir bant ge­nişliğine ulaşılıyor. Intel'in DDR2 bel­leklere geçmesinin nedenlerine bakacak olursak, DDR2 533 MHz'lik belleklerin daha iyi bir bant genişliğine sahip oldu-duğunu ve bu vüzden tercih edildiğini söyleyebiliriz. Örneğin, DDR2 533 MHz Tik belleklerin kullanaldığı Dual Channel teknolojisi ile 266 MHz bellek Frekansı X 128 bit (DualChannel) X 2 (DDR) frekans başına düşen veri paketi = 68.096 Mb/s = 8.512 MB/s'lik bir bant genişliği elde ediliyor. Bu değer fazlasıy­la yeterli ve geleceğin işlemcileri için de uygun. Tüm bunlar teorik değerler. Hepimiz biliyoruz ki uygulamada du­rum bu kadar varit değil. Nedeni de te­oride hep en üst değerlere göre hesap yapılması, pratikte de bu değerlere he­men hemen hiç ulaşılmaması.

Yine de Intel oldukça dikkatli. Çünkü dona­nım devinin derdi, gele­cekteki işlemciler için şimdiden altyapının ha­zır olması. 1.066 MHz'de çalışan Extreme Edition işlemciler bu konuda IntePin endişe­lerini haklı çıkarıyor. 266 MHz'lik FSB değerine sahip olan bu işlemciler 8,5 GB/sn'lik bir bant ge­nişliğine (266 MHz FSB X 64 bit X 4 (QDR) = 8.512 MB/s) ulaşıyor. Günü­müzde rahatlıkla bulabileceğimiz DDR2 667 MHz'lik bellekler, 10,6 GB/sn'lik bir değer ile yeterli kalıyor. Fakat Intel’in planı bu senenin sonunda işlemcileri 1.300 MHz civarı bir FSB de­ğeri ile çalıştırmak. Hesaplara göre bu ancak DDR2 800 ve üstü bellek türleri ile mümkün.

Sonuçta bellek alırken hangi frekans değerinde çalışacak belleklere sahip ol­ması gerektiğini bilmek gerekiyor. Yük­sek frekanslı bellekler yüksek bir per­formans sağlayabiliyor. Fakat bu bel­lekler ancak düşük zamanlama ile çalış­tığında mantıklı bir seçim oluyor. Bu tür bellekler genelde "Overclocker Ram" olarak adlandırılıyor ve oldukça yüksek fiyatlara satılıyor. Bu tarz bir belleğe sahip olmak normal bir kullanı­cı için gereksiz.

Hızlı ve öfkeli: Daha yüksek performans için ne yapmalı

Bellekleri gereğinden daha hızlı çalıştır­mak mümkün. Bunun en güzel yolu yukarda da anlattığımız gibi ya frekans değerini yükseltmek ya da gecikme za­manını düşürmekten geçiyor. Frekans değeri, anakartın BIOS'undan yükselti-lebiliyor. Intel ve AMD tabanlı sistem­lerde, bellek frekans değeri, FSB'nin artması ile sağlanabiliyor. Bu belirli bir yere kadar mümkün. Daha fazlasını al­mak için belleğe giden voltajın artması gerekiyor. Bu değer gerek overclock ya­zılımları gerekse anakartın BlOS'undan yapılabiliyor. Tabii bunları gerçekleş­tirmek tek başına yeterli değil. Gecikme zamanının da düşük olması şart. Düşük gecikme zamanlı bellekler çok perfor­manslı çalışabiliyor.

Yaptığımız testlerde en iyi perfor­mansı, yüksek bir frekans değişimi ile minimum gecikme zamanlı bellekler­den elde ettiğimi söylemeliyiz. DDR2 533 MHz'lik bir bellek, 667 MHz ve 4-4-4-15 zamanlı bir çalışmada oldukça iyi bir performans değeri verebiliyor. 533 MHz'den 667 MHz'e geçiş perfor­mans artışı gösteriyor. Fakat gecikme zamanını düşürmek, frekansı yükselt­mekten çok daha verimlilik sunuyor. Buna ek olarak Dual Channel teknolo­jisi de pratikte işe yarıyor. Bu teknoloji ile ekstra bir değer kazanılıyor.

Sonuçta Dual Channel teknolojisin­de, yüksek frekans değeri ve düşük za­manlama ile üst seviye bir performans artışı sağlanıyor. Eğer bellek gerilim de­ğerine ilişinilmezse performans artışı­nın sağlıklı gerçekleştirildiğini söyleye­biliriz. Yine de hatırlatalım: Gecikme zamanının ayarlanması ve buna ek olarak frekans değerinin değiştirilmesi gö­ründüğü kadar kolay değil. Nedeni, belleklerin belirli standartlara sahip ol­ması ve overclock sayesinde bu stan­dartların çok üstüne çıkması. Uzun süre yük altında çalıştırılan bu bellekler, belirli bir süre sonra iflas edebiliyor. Bu yüzden işlemler sırasında tıkanıkların meydana gelmesini normal karşılamak gerekiyor. Aksi takdirde mavi ekran, restart veya sistemin hiç açılmaması gi­bi sorunlar oluşabiliyor. Böyle bir du­rumda belleğin değerlerini eski haline getirmek ya da anakartm BlOS'unu sı­fırlamak gerekiyor.

Kimin dediği oluyor: Intel mi yoksa AMD mi?

Bellek dendikte akla ilkin Intel veya AMD gelmekte. Neden mi? Çünkü her ikisi de, çıkardığı işlemcilerle var olan bellek türlerini değişime itmeye yeterli güçte üreticiler. SDRAM belleklerle çalışan sis­temlerin artık üretilmemesi ve DDR'ın da yavaş kalması, Intel cephesini DDR2'ye geçirdi. Öyle ki, LGA 775 iş­lemci yuvalı masaüstü sistemlerden tu­tun sunucu sistemlerine kadar DDR2 kullanılmaya başlandı. Intel bu yüzden DDR2 baskısını arttırmış durumda. Gelecekte Intel, DDR2'yi daha geniş alanlarda kullanmaya kararlı. Buna en son örnek, dizüstü sistemlerinin de DDR2 teknolojisine geçmesi.

Peki bu durumda AMD cephesi ne yapıyor. DDR2 bellekler ileride kesin­likle desteklenecek. Tek sorun bunun ne zaman olacağı. AMD burada doğru zamanlamaya oynuyor. AMD, DDR2 belleklerinin iyice yaygınlaşmasını, per­formanslarının artmasını ve fiyatları­nın düşmesini bekliyor. AMD, çift çe­kirdekli işlemcilerinin çıkması ile bu yeni teknolojiye geçmeyi düşünüyordu. Zaten bant genişliği artmış durumda. Ama çeşitli nedenlerden dolayı halen DDR bellek modüllerini desteklemeyi sürdürüyor. AMD için değişim yeni işlemcisi AM2'nin çıkması ile yaşanacak. Bu yeni işlemci yeni bir yonga seti ile piyasaya sürülecek. Bu sayede de ilk kez DDR2'ye geçilmiş ola­cak. AMD zaten buna mecbur. Çünkü yeni işlemciyi beslemek ancak DDR2 belleklerle mümkün.

Geleceğe bakış: DDR 3 bellek modülleri yolda

DDR 3 belleklerin prototipleri hazır. Seri üretimin 2007'de başlaması ön gö­rülüyor. Bu yeni bellek türü için elbette birçok soru var. Bazılarını şimdiden ya­nıtlamakta fayda var: Yukarda da anlattığımız gibi DDR2 bellekler 1,8 volt'luk bir gerilim değeri ile çalışıyor. DDR 3 belleklerde bu de­ğer 1,5 volt'a inmiş durumda. Piyasaya sürülmesi düşünülen ilk model 512 MB'lık bir kapasiteye sahip olacak ve 1.066 MHz frekansında çalışacak. DDR 3-1066 olarak adlandırılacak bu belle­ğin en önemli farkı ise 80 nm mimarisi­nin yanı sıra I/O frekans değerinin DDR2'ye göre daha yüksek olması. Söz konusu değişim, bu bellek türünü sani­yede 800 Mb'lik bir bant genişliğine ulaştırıyor. DDR 3 bellekler bu değişim ile DDR 3-1333 ürünlerle de destekle­necek. Bu değer, Intel'in gelecekteki 1333 MHz FSB'li Conroe işlemcilerle eşit olması bakımından şaşırtıcı. Fakat değişim bununla sınırlı kalmayacak. Çünkü 2008 yılında DDR 3-1600 bellek modülleriyle de tanışacağız.

DDR2'ye herkes geçecek, DDR 3'e hazırlıklar başladı

DDR zaman içinde oturmuş ve sorun­suzca çalışan bir teknoloji. Bu teknolo­jiyle oldukça iyi bir performans elde et­mek mümkün. Hatta daha fazla perfor­mans için az da olsa rezervlerin olduğu­nu da söylememiz gerekiyor. Buna kar­şın DDR2 oldukça mantıklı ve başarılı bir gelişim. DDR2 için yapılan değişim­ler fazlasıyla etkili. İlerleyen aylar­da birçok platformda rahatlıkla kullanılacağına kesin gözüyle bakı­lıyor. Zaten DDR bellekler de benzer bir süreçten geçti. Başlangıçta DDR bellekler SDRAM belleklere göre daha performanslı değildi. Ayrıca platform uyum sorunu da yaşanmaktaydı. Yani teknoloji tam oturmamıştı. Fakat za­manla ve frekans değerlerinin yüksel­mesiyle, gerçek güçleri ortaya çıktı ve piyasada iyi bir yer edindiler. Şu an sıra DDR2 belleklere geçmiş durumda. Hatta özellikle Intel platformlarda uzun süredir kullanılıyor. Yinede yeni teknolojilerin peşi bırakılmış değil. Ör­neğin DDR 3 hakkında çalışmalar baş­ladı. Hatta ilk prototiplerle testler baş­ladı bile.

Bu bellek türü esasında çok da yeni değil. Ekran kartlarında kullanılıyor ve oldukça büyük başarı da sağlıyor. Yine de masaüstü sistemlere fazlasıyla yeni. Dolayısıyla ilk ürünlerin pahalı olması da ters karşılanmamah. Ne de olsa bunu her yeni bellek türü yaşamıştır. Tek ya­pılması gereken teknolojinin oturması­nı ve yaygınlaşmasını beklemek ve alı­nabilir hale gelmesi için sabretmek.

KAYNAK: CHIP 06/2007 ECEVİT BIKTIM ecevitb@chip.com.tr

2 Ağustos 2007 Perşembe

Nasıl Format Atılır??

Merhaba, bu yazıda nasıl format atılır ona bir göz atacağız. Öncelikle bu her yerde karşımıza çıkan ve atmamız gereken format nedir? "Format" ingilizcede "biçimlendirmek" anlamına gelir. Format attığımızda sabit diskimizde yeni bir manyetik yüzey oluştururuz "biçimlendirme" de buradan geliyor. Formatın uzun süren kısmı da bu yeni manyetik yüzey oluşturma kısmıdır. Sabit diskteki verileri silmek birkaç saniye sürerken yeni bir yüzey oluşturmak diskinizin boyutuna bağlı olarak birkaç on dakikanızı alabilir. Yani format kabaca diskimizde yeni bir manyetik yüzey oluşturmak ve bu esnada (istemeden) verilerimizin de silinmesidir ve genelde bizi bu verilerin silinmesi kısmı ilgilendirir.
Ne kadar bilinçli, dikkatli bir kullanıcı olursak olalım işletim sistemleri (özellikle Windows) mükemmel değildir. Bunun yanı sıra, bilgisayarımıza yüklediğimiz kimi programlar da bilinçli yada bilinçsiz işletim sisteminin işleyişini değiştirip yavaşlatır. Başta hissedilemeyen bu yavaşlama bir süre sonra dayanılamayacak hale gelir. İşte burada yeni bir kurulum gerekir. Fakat her zaman temiz bir kurulum, var olan işletim sisteminin üzerine yapılan bir yüklemeden daha iyidir. Bu sebeple bilgisayarımızdan işletim sistemini kaldırmak için format atıyoruz.
Nasıl format atılacağına geçmeden önce formatın sabit diskinizdeki bütün verileri sileceğini hatırlatayım. (Daha doğrusu format attığınız bölümdeki mesela bilgisayarınızda C: ve D: olarak 2 bölüm var. Siz eğer C: ye format atarsanız D: deki verileriniz silinmez.) Bu yüzden formattan önce verilerinizi yedeklemeyi unutmayın. Veri yedekleme konusuna değinmişken işletim sisteminize fazla güvenmeyip düzenli olarak verilerinizi yedeklemenizde fayda var.
Nasıl format atılacağı konusunu daha sık kullanıldığı için Windows üzerinden anlatacağım.



CD ile: Elimizdeki Windows CD sini takıp bilgisayarı açalım. Eğer "CD den önyükleme için bir tuşa basın..." yazısı çıkmaz ise bilgisayar açılırken "Del" ya da "F1" tuşlarından birine basarak BIOS ayarlarına girin. "Boot" sekmesi altında "Priority" kısmında ilk sırada (First Device yada benzeri) CD/DVD sürücünüzü ayarlayın (esasında burada önemli olan ilk sırada olması değil sabit diskinizden önce gelmesi) ve bilgisayarınızı tekrar başlatın. Buradan sonra ilk adımı "ENTER" a basarak geçiyoruz. Daha sonra da kullanıcı sözleşmesini F8 ile geçiyoruz. Bu adımda Windows kurulumu bilgisayarınızda yüklü olan Windows'u bulur ve 3 seçenek sunar, F3=Çık, R=Onar, ESC=Onarma. format atmak istiyorsanız Esc tuşuna (Klavyede en üst solda) basıp
bu adımı geçin. Gelen ekranda ENTER a basarak yeni bir kurulum başlatıyoruz. Karşımıza seçili bölümle ne yapmak istediğimiz sorusu gelir. "D" ye basarak siliyoruz . Bölüm silindikten sonra sabit diskte sildiğimiz yer kadar boş alan oluşacak. Orayı seçip "C" ye basıyoruz. Devamında seçili bölümü NTFS yada FAT32 ye göre formatlamayı seçiyoruz. Birkaç dakika sonra format bitiyor ve kuruluma geçiliyor. Eğer Windows XP kurmak istemiyorsanız format bitip kurulum başladığında bilgisayarınızı yeniden başlatabilirsiniz. Fakat formatın bittiğinden emin olmadan bilgisayarı yeniden başlatmayın. Eğer Windows XP kurmak istiyorsanız yönergeleri takip edip kurulumu bitirin.

Başlangıç Disketi ile: Windows’un eski sürümlerinde ve XP de format atmanın bir diğer yolu da başlangıç disketidir. "Başlangıç Disketi"ni Windows XP de boş bir disketi disket sürücünüze yerleştirip sağ tıklayarak "Biçimlendir" i seçiyoruz. Burada "MS-DOS Başlangıç Disketi Oluştur"
kutusunu tıklatıp "Başlat"a basıyoruz. Oluşan disketi disket sürücüsüne takıp bilgisayarı yeniden başlatıyoruz. Burada da BIOS ayarlarından Floppy 3 1/2 yi başlangıçta sabit diskten öncelikli hale getirmemiz gerekiyor. Bilgisayar disketi okuyup bazı yazıları ekrana yazdırdıktan sonra duracak ve ekranda imleç yanıp sönecek. Buraya format yazıp bir boşluk bırakarak format atacağımız bölümü seçiyoruz. Eğer C: ye format atacaksak ekranda
A:\format C:
yazısını göreceğiz. Enter a bastığımızda bütün verilerimizin silineceğine dair uyarıya olumlu cevap verip formatın bitmesini bekleyeceğiz. Eğer sadece verileri silme amaçlı bir format atıyorsak
A:\format C:/q/s
yazarak 1-2 saniyede formatın bitmesini sağlayabiliriz. (FDISK ile diski bölümledikten hemen sonra atılması gereken format yukarıdaki uzun süren formattır.)
Windows ME ve 98 de Başlangıç Disketini, "Denetim Masası"\"Program Ekle-Kaldır"\"Başlangıç Disketi" sekmesinden oluşturup aynı adımları uyguluyoruz. Burada XP de oluşturulan Başlangıç Disketinden farklı olarak disketi takıp bilgisayarı başlattığımızda karşımıza 3 seçenek çıkar. Buradan eğer CD kullanarak bir kurulum yapacaksak "1. Bilgisayarı CD desteği ile başlat", eğer CD kullanmayacaksak "2. Bilgisayarı CD desteği olmadan başlat" seçeneğini seçip aynı adımları uygulayabiliriz.